Biraz, dikkatinizi dağıtmak, neşelenmek isterseniz yaşını başını almış ninelerle takılın derim.
Bazen size güzel nasihatler ederler. Bazen eskilerden hiç bilmediğiniz olaylardan, tarihlerden anlatırlar. Bazen de birkaç kişilerse kendi aralarında tatlı tatlı kapışıp sizi güldürürler.
Biraz kelamlarına dikkat etseniz hepsinin filozoflardan daha üstün felsefeleri vardır.
Bir gün bir nineye “kaç yaşındasın” diye sordum. “Ne bileyim, doğduğumdan beri yaşıyorum işte’’ diye cevap verdi.
Başka bir nineye “çok ucuz uçak bileti bulduk memlekete gideceğiz” dedim, “aman dikkat et, ucuz biletin uçağı düşer filan eder” dedi.
Hazırlanıp çıkması baya uzun süren bir genç kıza yanımdaki nine hiç çekinmeden “senin hazırlanmanı bekleyesiye kadar biz gelin çıkarırdık” diye takıldı.
Neşeli ninelerim biraz da evden çıkıp temiz hava alacak olmanın hevesiyle gezme davetlerime hiç itiraz etmezler. Benim niyetimse onların hayır dualarını alayımdır. Çünki, yaşadığımız günlerin telaşı içinde, bazen yaşlıları sevindirmek suretiyle de Allah’a olan kulluğunu süsleyip pekâlâ huzura erebiliyor insan.
Fawkner mezarlığına cenazeye gittik
Bu duygularla yine bir gün nineleri yine topladım, Fawkner mezarlığına cenazeye gittik. Arabamdaki nineler yol boyunca “ölen kimmiş, kimlerdenmiş, neden ölmüş…” diye çok soru sordular. Bir şekilde tanıdık çıkmak için baya soruşturup uğraştılar ama onların cenaze sahiplerini hiç tanımadıklarından emindim. Cenazeyi ve yakınlarını ben tanıyordum, ara-sıra büyüklerimiz diye ziyaret ettiğimiz iyi insanlardı. Allah Rahmet eylesin abimiz kanserden vefat etmişti, ardında gözü yaşlı evlatları, küçük torunları ve güzide ablamız gözyaşlarıyla kalakalmışlardı. Neyse hanımlar geride beyler önde mevtayı mezara defnettiler, imam “Veleddaaalliin… aamiin” dedi, herkesi bir eve gitme telaşı sardı. Sonuçta ikindi vakti çocuklar okuldan dağılacak, trafiğe takılmadan eve varma düşüncesi insanları biraz acele ettiriyordu.
Bu yüzden Rahmetli abinin birkaç oğlu-kızı yanlarında eşleri ve küçük bebekleriyle hızlıca arabalarına gittiler. Ben yavaş yürüyen neşeli ninelerle en arkada kaldım. Baktım ki cenaze sahibi ablam da koluna girmiş iki hanımla en arkada yalnız kalmış. Ninelerle onları yalnız bırakmamak için yanlarına yürüdük. Ablam elim kaybından dolayı tanımadığım iki ablanın kollarında bitkin vaziyette ağlayıp inliyordu. “aahh..ahh..eşim gittii… bakanım gittii.. ahh..” diye adeta sayıklıyordu. Dile kolay bilmem kaç yıllık eşini kaybetmişti ablam, tesellisi mümkün olmayan bir durumla karşı karşıyaydık. Ben, ablanın acısını içimde hissetmekle beraber hem ninelerimi kolluyordum hem de Allah muhafaza bu üzüntüyle ablam fenalaşır bayılır düşerse diğer iki bayana yardımcı olmak için tetikte duruyordum. Onların yanından gayet yavaş yürüyordum. Çocuklar, çoktaan evin yoluna düşmüştü. Ninelerle beraber ablayı arabasına kadar selametle götürmeye gayret ediyorduk.
Güneşli, güzel bir havada nereden peydah oldu, kimdi, neydi anlayamadık. Türk müydü onu da bilmiyoruz. Tıknaz, orta boylu, yaşlı bir adam inleyen ablanın önünde rap diye durdu. Mecburen iki koluna iki abla girmiş vaziyette cenaze sahibi abla da durdu. Aygın baygın o inlerken hepimiz “hadi ne diyeceksen de, çekil yolumuzdan…” moduna geçtik. Adam iki elini kavuşturdu bir şey söyleyecekmiş gibi bir işaret yaptı ama konuşamadı. Biz altı-yedi kadın yaşlı adamın ağzından çıkacak kelamı bekliyoruz, yürümeye devam edeceğiz, ablayı arabasına bindireceğiz gidecek, bizde yolumuza gideceğiz. Bu kadar basit.
Hiç beklemediğimiz, hiç ummadığımız tuhaf bir şey oldu. Her şey o kadar ani oldu ki müdahale de edemedik. Ablanın önünde çaresiz üzgün bekleyen yaşlı adam konuşamayınca ani bir hareketle uzandı ablayı şıp şıp diye iki yanağından öptü… yürüdü gitti. Hiç tanımadığımız bir adamdan gelen hiç beklenmedik, umulmadık bu öpücük hepimizde soğuk duş etkisi yaptı. Acılı, hem de Müslüman bir kadını sen nasıl şap diye öpersin diye gözlerimize inanamadık. Aygın baygın abla sanki kabuslu bir uykudan uyanmış gibi sıçradı kendine geldi ama iki kolundan sıkıca tutulduğu için ve gözleri yarı kapalı olduğu için yabancının hareketinden kurtulma refleksi gösteremedi. İki koluna yapışmış ablalar beklenmedik bu davranıştan mevta sahibini kollayamadıklarından dona kaldılar. Benim ninelerimse yaşlıda olsa acılı, Müslüman bir kadını bir adamın öpüp gitmesinden müteessir olmuş vaziyette utançla ağızlarını kapatıp vah… tühh hayıflanmalarıyla dizlerine vurdular. Olay öyle ani gelişti ki yaşlı adam konuşmadığı için Türk müydü, tanıdık mıydı onu da bilemedik. Mezarlığın ortasında güpe gündüz bu yaptığı hiş iyi olmadı. Adam yürüdü, gözden kayboldu gitti. Bizler çaresiz kendimizi toparladık cenaze sahiplerini arabasına yerleştirip uğurladık.
Ama arabaya yerleşince ninelerin sorularından hiç kurtulamadım. “Gız… kimdin o adam, mezarlıkta apansız nerden geldi bilemedik, gadını kurtaramadık… vahh..vahh..tühh..tühh..” Neşeli ninelerimle bu nahoş olaydan baya etkilendik. Herkes eve gidince evlatlarına vasiyetini haber vermiş. “Allah gecinden versin, acılı anımızda bizi sakın yalnız bırakmayın, sakın ola ki bizi yabancılara öptürmeyin” demişler.
Bunca zaman oldu, hicabımdan ablaya hiçbir zaman mezarlıkta onu öpen adamın kim olduğunu hiç soramadım vesselam.
Pembegül Abla
Avustralya GündemDecember 14, 2025UCUZLUĞA HÜCUM
Avustralya GündemDecember 2, 2025BALIK AVLAMA SANATI
Avustralya GündemNovember 10, 2025OKU- DAVETİYE
Avustralya GündemNovember 5, 2025RÜYAMI HAYRA YOR
1
“Müfredatta daha fazla çokkültürlü dil”
2
OKUL OTOBÜSÜ DEVRİLDİ Öğrenciler ağır yaralı
3
MH370 uçağını arama çalışmaları yeniden başlıyor
4
AN0M uygulaması üzerinden 55 kişiye gözaltı
5
Bizim evde suçlu yoktu ama hedef biz olduk
6
Sydney’de bir kreş aniden kapatıldı!
7
On Visiting Türkiye
8
Topluma Çağrı: Bilgi Alın, Hakkınızı Kullanın
9
Victoria’da 72 Saatlik Kabus: 9 Can Kaybı
10
Avustralya basketbolunda ilk! Irkçılığa Tutuklama!
11
İşletmeci Zeynep Uzun Destek Çağrısında
12
YENİ SAYI YAYINDA
13
DÜNYA’DA BU HAFTA Bahar’ın İlk Sayısı
14
E-Bisiklet Faciası: Bir Çocuk Hayatını Kaybetti
15
Doğru Firma Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli?