Geçen hafta içi coştuk hiç gitmediğim Canberra şehrine gezmeye gittik. Çocuklara sorduğumda ezberden arabayla beş saatte falan gidiliyor demişlerdi. Arabaya yerleştikten sonra navigatörü ayarlayınca kazın ayağının öyle olmadığı anlaşıldı. Canberra ya bizim evden altı saat kırk dakikada varabilecektik. Sabah çok erkenden çıktığımız halde acelemiz olmadığından molalarla falan sekiz saatte sevgili Sehergile varabildik.
HAYATINIZDA MUTLAKA İZMİRLİ BİR AHBABINIZ OLSUN DERİM
Çünkü, ailecek bizi çok candan, samimi ve sevecen karşıladılar. Buralarda gayri ihtiyari bir çoğumuzun doğru dürüst ana-baba, kardeşi olmadığından Seher hanımlara gidince anneme, kardeşime gitmişiz sıcaklığını, hissini bize yaşattılar. Gerçekten onlara gidince çok mutlu olduk. Bize portakallı İzmir usulü kereviz pişirmişler. Çok özel güzel bir yemek, tarifini bulun yapın derim. Bizde eli boş gitmedik, onlara Melbourne çevresinde yetişmiş bal, Avustralya fıstığından fıstık ezmesi, çorap terlik falan götürdük. Ne güzel Türkiye’ye gitmiş gibi oldu.
CANBERRA ŞEHRİ
Canberra şehri ortasındaki şirin gölleriyle, yollarıyla, yerleşim alanlarıyla buradan biraz küçük ama çok düzenli, bakımlı, temiz, yemyeşil bir şehir. Seher hanım bizi farklı keşfedilmedik güzel ilginç yerlerde gezdirdi. Vardığımızın ertesi günü mükellef bir kahvaltıdan sonra Savaş Müzesine gittik. Bu müze cetvelle çizilmiş gibi tam da Meclis binasının karşısında inşa edilmiş. Tarih sevenler için öyle bir-iki günde gezilip bitirilecek bir müze değil. Avustralya askerlerinin savaşmaya gittiği birçok ülkeyle ilgili slaytlar, eşyalar, yazılar, belgeler, tarihler ne ararsanız var. Her yerden görülebilen gayet yüksek yeşil kubbeli tarihi yapının önünde zarif bir havuzu var. Askeri törenler oralarda yapılıyormuş. Çok anlamlı bu avlunun iki kenarından merdivenlerden üst kata çıkıp çevreyi kuşbakışı seyredebiliyorsunuz. Ama iki yanda uzayıp giden koridorlarda yığınla sıralanmış kırmızı gelincik çiçekleri dikkatimizi çekti. Savaşlarda ölen her taburdan askerlerin tek tek isimlerini yazıp yanına bir gelincik çiçeği takmışlar. İlk bakışta kırmızıya belenmiş bir duvar görüyorsunuz ama yakından bakınca ana kuzularının isim listeleri sıralanmış gitmiş. Ne zaman olursa olsun savaşın çok korkunç bir felaket olduğunu oralarda iliklerinize kadar hissediyorsunuz.
ANZAK VE CANBERRA
Gündüz vakti müzenin içini karartabildikleri kadar loş yapmışlar, azıcık verdikleri ışıklarla ne görebilirseniz o. Anzak askerlerinin savaştığı birçok cepheyi en can alıcı sahnelerinden birisiyle ve savaşı hatırlatan ses efektleriyle müzenin değişik yerlerinde minyatür askerlerle yansıtmaya çalışmışlar, çok da başarılı olmuşlar. Çanakkale savaşıyla ilgili de seviyeli, saygılı bir köşe yapılmış. Üç boyutlu güzel bir haritayla savaşın yerine, yoluna bakıp inceleyebiliyorsunuz. Sadece Türk komutanlarının toplu halde bir fotoğraflarını kocaman bir köşeye asmışlar. Türk askerinin siperleri, yaralı taşıma sedyeleri, kıyafetleri, silahları, parçalanmış başlıkları falan çok tafsilatlı görülecek ve okunacak malzeme vardı. En çok da Anzak askerlerin annelerine, eşlerine yazdıkları özlem dolu mektupları, mendilleri, dua kitapları bir anne olarak beni çok etkiledi. Allahualem, politikacıların rahat hayatlarını yaşarken gencecik insanları evinden ailesinden uzaklarda savaştırmaları beni çok acıttı. Allah insanlığı savaş belasından korusun İnşaallah dedim. Canberra ya giderseniz uzunca bir gün Savaş Müzesini gezmeye değer.
BOZUK PARA FABRİKASI
Ertesi günü “Mint fabrikasına gideceğiz” denince ben naneli bir yere gideceğiz sandım. Meğer Mint Türkçe de metelik, yani bozuk para demekmiş. Her gün harcadığımız bozuk paraların yapıldığı fabrikanın girişine camekan içinde koca bir leğen bir dolar yığmışlar. Hadi onu geçtik merdivenlerin her basamağına camekan içinde beş sentlerden doldurmuşlar. Müzenin her tarafı para temalıydı. Otomatik para basma makinesine üç dolar atıyorsun gözüyün önünde sana antika olacak taze bir doları basıp gönderiyordu. Petrol varili gibi varilleri sıralamışlar, ağzına kadar dolu olursaymış bir milyon dolar alıyormuş. Ama en ilginci ikinci katta kocaman camekanların arkasından bozuk paraların ışıl ışıl parlayarak sıralardan akıp baskıya gidişini, işçilerin, robotların çalışmasını seyredebiliyorsun. En başından sonuna kadar bozuk paranın imalatını canlı canlı görüyorsunuz. Bu müze bilhassa çocuklarla gezmeye değer bence.
Canberra’nın sembolü kulenin yanına da çıktık, kapalıydı içine giremedik. Göllerin etrafında çok güzel parklar, bisiklet sürme ve piknik yerleri vardı. Birkaç kilometre karşıya gittiğinizde şehri yüksekten seyredebileceğiniz çok şirin mekanlar var. Hepsi de bakımlı, tertemiz vadilerin, ormanların içinde. Hasılı velkelam bizim açımızdan çok güzel, neşeli hatıralarla süslü iki güzel gün geçti diyeyim.
Sevgili Peygamberimiz, ‘‘tebdili mekanda hayır vardır” demiş. Bazen Avustralya’nın farklı yerlerini gezip görmek hepinize iyi gelecek diye düşünüyorum.
Pembegül Abla
Avustralya GündemDecember 2, 2025BALIK AVLAMA SANATI
Avustralya GündemNovember 10, 2025OKU- DAVETİYE
Avustralya GündemNovember 5, 2025RÜYAMI HAYRA YOR
Avustralya GündemOctober 22, 2025KIRMIZI TENCERELERİN BİZE ETTİĞİ
1
“Müfredatta daha fazla çokkültürlü dil”
2
OKUL OTOBÜSÜ DEVRİLDİ Öğrenciler ağır yaralı
3
AN0M uygulaması üzerinden 55 kişiye gözaltı
4
Bizim evde suçlu yoktu ama hedef biz olduk
5
Sydney’de bir kreş aniden kapatıldı!
6
On Visiting Türkiye
7
Victoria’da 72 Saatlik Kabus: 9 Can Kaybı
8
Avustralya basketbolunda ilk! Irkçılığa Tutuklama!
9
Topluma Çağrı: Bilgi Alın, Hakkınızı Kullanın
10
İşletmeci Zeynep Uzun Destek Çağrısında
11
YENİ SAYI YAYINDA
12
DÜNYA’DA BU HAFTA Bahar’ın İlk Sayısı
13
Doğru Firma Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli?
14
E-Bisiklet Faciası: Bir Çocuk Hayatını Kaybetti
15
Campbellfield’da Cephanelik Ele Geçirildi