BABAMIN PARMAĞI

BABAMIN PARMAĞI

ABONE OL
April 24, 2025 01:16
BABAMIN PARMAĞI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Cumartesi akşamı çocuklar çok sevdikleri ananelerinde yatıya kalmışlardı. Güzel bir pazar sabahında hem hep beraber kahvaltı yapmaya hem de çocukları almaya annemgile gitmiştim. Annem yine her zamanki gibi döktürmüş, bize güzel bir kahvaltı sofrası hazırlamıştı. Haftada bir buluşabildiğimiz bu şirin ortamdan sonra babam çocuklarla bahçeye çıktı, biz annemle birer kahve keyfi yapıp konuşmaya daldık. Babam küçük yaşlardaki torunlarına artık tahtalardan küçük bir oyun evi yapmaya karar vermişti. Evin bahçesine yerleştireceği tahtadan oyuncak ev için birçok hazırlık yapıp malzemeler almıştı. Annem babamın yapmaya başladığı bu işten pek memnun değildi. “Yaşı ilerledi, otursun evde keyfine baksın… çocuklara oynayacak ev mi yok… park mı yok… Bir de bu işi çıkardı başıma…” diye söylenip duruyordu.

   Sonunda sofrayı topladık, annemle bulaşıkları toparlarken dışardan babamın beni acıyla çağıran sesini duydum ve hemen dışarı koştum. İlk önce ne olduğunu anlayamadım, babam elini sıkıca tutup bağrına basmış vaziyette, yüzü bembeyaz olmuş “parmağımı kestim’‘ dedi. Geriye koştum içerden temiz bir el bezi kaptım hemen babamın yanına vardım ama ortada kan veya kanama yoktu. Babamın elinin neresini kestiğini önce anlayamadım. Sonrasında elbezini babamın yarasına bastıracağımda ne göreyim, işaret parmağı ilk boğumundan itibaren kopmuş vaziyetteydi, yerinde yoktu ama kanamada yoktu. “Hemen hastaneye gidelim baba” dedim. Babam acıyla “parmağımı elektrikli testereyle kestim… buralara bir yere düştü, onu da yanımıza alalım öyle gidelim hastaneye” dedi. Hiç şoka girme lüksüm yoktu, soğukkanlı olup, acele hareket edip babamı kopuk parmağıyla beraber hastaneye yetiştirmem gerekiyordu. Telaşla mutfağa temiz naylon torba almaya koşarken annem olayı tam anlamadan üzüntü ve endişeyle babama “ben sana demedim mi. Başına iş açacaksın yapma demedim mi” diye bağırmakla meşguldü. Babamın yanına vardığımda bir vakit yerlerde kesilen parmak ucunu aradık. Tahtaları kesim işi yaptığı yerde talaş döküntüleri vardı, orada bulamadık, kısa kesilmiş çimenlerde bir şey göremedik. Bir ara yakınımızda sakince bekleyen kedi kapmış olabilir mi diye aklımıza geldi ama kedi sakindi. Arama işi kaç dakika sürdü emin değilim ama bana çok uzun geldi, derken talaşların yakınında bir yerde babamın parmağını bulduk.

   Şimdi insan bedeninden kopan bir aza doğrudan buzun içine mi konup da hastaneye götürülecek yoksa bir torbaya konup o torba buzların içine konacaktı bir türlü karar veremedim, ben ikinci şıkkı tercih ettim ve babamın parmağını iki torba iç içe çantama koydum. Babamı acele arabama bindirip hastanenin yolunu tuttum. Hastane evimize çok uzak değildi, soğukkanlı olmalıydım hem araba kullanıp hem de “baba iyi misin, iyi misin..” diyerek babamı canlı tutmaya çalışıyordum. Acil servisin kapısında arabamı park edip babama “sen bekle” dedikten sonra içeriye koştum. Acil serviste upuzun bir hasta kuyruğu vardı. En ön sıraya geçip kayıt yapan hemşireye babamın parmağının olduğu fermuarlı torbayı gösterip “excus me… bununla beraber sırada beklemem gerekiyor mu?” dedim, görevli hemşire ilk şoku üzerinden atınca görevlileri seferber etti, hemen babamı tekerli sandalye ile arabadan alıp muayene odasına aldılar. Kesik parmağı da alıp babamı ameliyata alacaklarında doktorlar “kesilen yeri ameliyatla dikip kapatacağız” diye bilgi verdiler. Babamın şuuru ve anlaması yerindeydi. Bu duruma kesinlikle itiraz etti, “ben parmağımı istiyorum, parmaksız olamam” diye çok direndi. Doktorlar “parmağın eskisi gibi olmayacak, belki tutmayacak bile bırak kalsın…” dedikçe babam” parmağımda parmağım” dedi asla vaz geçmedi. İyi doktorlara denk geldik, genelde kopan parmağı yerine, dikmezlermiş estetik ameliyatla babamın parmağını yerine diktiler. Sonraki haftalarda sıkı kontrol ve terapilerle babam işaret parmağını yeniden kullanabilir hale geldi çok şükür”.

   Çok sevgili bir hanım arkadaşımın babasının geçirdiği iş kazasıyla ilgili bana anlattıklarını size aynen aktardım. Allah korusun bu durum hemen her yerde herkesin başına gelebilir dikkatli olmak lazım diyorum. İnsanoğlunun bütün azalarının hepsi çok lüzumlu ve vazgeçilmezdir değil mi?  Rabbimiz vücudumuzun her yerini paha biçilmez kıymetli azalarla donatmışken dünyanın her yerinde süren savaşlarda, sorumsuzca araba kullananların sayesinde yollarda her yerde insanlar sakat kalıyor, ölüyorlar, telef oluyorlar. Birçok insan hiç gerek yokken büyük acılara katlanmak zorunda kalıyor. Hal böyleyken dünyadaki bütün merhametli insanlar bir araya gelip bu olumsuzlukları güzel çareler bulup durduramazken tatlı tatlı Anzac gününü anmak, kutlamak adına ne derseniz deyin bana amacından uzaklaşmış gibi geliyor, sevinemiyorum diyecektim.            

Pembegül Abla  

Yazar Hakkında

PEMBEGUL ABLA MELBOURNE

En az 10 karakter gerekli