admin

admin

03 December 2025 Wednesday

Sydney’in en eski Türk Bakkalı 40 yaşında

Sydney’in en eski Türk Bakkalı 40 yaşında
0

BEĞENDİM

ABONE OL

NSW Eyaletinde çokkültürlü toplumunun merkezi Auburn semtinde, 1980’den bu yana faaliyet gösteren ARZUM MARKET 40. Yılına erişmenin heyecanını yaşıyor. ARZUM MARKET, ürün çeşitliliği, uzun saatler açık olması ve güler yüzlü servisi ile Auburn’da tercih edilen ilk işyerleri arasında.

 

İLERİ Kİ GÜNLERDE TOPLUMUMUZ İÇİN 40. YILA ÖZEL SÜRPRİZLERİ OLACAĞININ MÜJDESİNİ VEREN ARİF AYIKOL İLE BUGÜNLERE GELİŞ ÖYKÜSÜNÜ KONUŞTUK.

Röportaj: Dünya Gazetesi/Sydney

Arif bey, özellikle Sydney’de sizi toplumumuzdan belki tanımayan pek yoktur. Avustralya’daki diğer toplum üyelerimizde tanıması açısından okuyucularımıza kendinizi tanıtabilir misiniz?

1975 yılında Kırıkkale Ticaret Lisesi’ni bitirdikten sonra evlenerek 1976 yılında Avustralya’ya geldim. Sydney’de 4 yıl kadar çeşitli fabrikalarda çalıştım. Herhalde dört yılda 4 fabrika değiştirdim. Bu arada 1978 yılında Türkiye’ye gidip geldim.

 

Sizi Avustralya’ya çeken en büyük etken neydi?

Eşim, aynı zamanda akrabam olur. Onlar, ilk resmi göç başladığı yıllarda Avustralya’ya gelmişlerdi. Bende Türkiye’deki ekonomik şartların da zorluğundan buraya gelmeye karar verdim ve evlenip buraya geldik.

 

AYNI CADDEDE TAM 40 YIL

ARZUM MARKET, Rawson Street Auburn adresinde ilk 15 yıl 73 numara, daha sonra da mülkünü satın aldıkları 61 numara da 25 yıl olmak üzere aynı cadde üzerinde toplam 40 yıldan beri hizmet vermekte.

Türkiye’ye temelli mi gitmiştiniz?

Aslında biraz öyle oldu. O zaman herkes gibi bizde 2 yıl kalıp döneriz diye düşündüğümüz için artık yeter deyip, dönmeye karar vermiştik. Ama, tabii ki öyle olmadı. Anladık ki; Artık biz buraya alışmışız. Yeni vatan edindiğimiz Avustralya’yı benimsemişiz. Buradan kopmak bize çok zor geldi ve geri geldik. Tekrar fabrikada çalışmaya başladım.

AİLEM EN BÜYÜK DESTEK

İlk yıllardan itibaren eşİnden büyük destek aldığını söyleyen AYIKOL, kardeşİ ve kızlarının da büyük yardımları ile İşlerİNİ daha da büyüterek bugünlere geldİklerİNİ  belİrttİ.

‘İŞLETMECİLİĞE ATILMAMI TÜRK GAZETELERİNE BORÇLUYUM’

Avustralya literatüründe Milk Bar olarak bilinen bu işe başlamanız nasıl oldu?

Okumaya meraklı birisiyim. Her ne kadar liseyi bitirdimse de, yüksek öğrenime devam etmeyi çok istiyordum ama o zaman ki Türkiye’nin ekonomik şartlarında imkansızdı. Avustralya’ya geldikten sonra sürekli burada yayınlanan Türkçe gazeteleri takip ederdim. Yani işletmeciliğe atılmamı Türk gazetelerine borçluyum diyebilirim. Bir Pazar günü yine gazeteleri okurken, burasının satılık olduğunu öğrendim. Bizde hanımla böyle bir yer alırsak, hem çocuklara bakarız, hem de dükkanı işletiriz diye düşünerek almaya karar verdik. Aynı gün işyeri sahibi ile görüşmeye geldik. Arkadaş bize ne kadar istediğini söyledi. Kabul ettik ve el sıkışarak pazarlığı bitirip, yarın sabah dükkanı biz açıyoruz deyip işe başladık. Eşim, kardeşim ve çocuklarımla birlikte bir aile işletmesi olarak 40 yıldır da bu işi yürütmeye çalışıyoruz.

‘HEM FABRİKADA, HEM DE MARKETTE ÇALIŞTIM.’

Şimdiki işlettiğiniz dükkan mı?

Yok o zaman 73 numaradaydık. Daha sonra 1995’de aynı cadde üzerinde şimdiki bu işyerimizi (61 numara) satın almak nasip oldu. Ve o günden bugüne kadar da müşterilerimizin de desteği ile devam ediyoruz. O zaman hemen fabrikayı bırakmadım. Altı ay kadar hem fabrikada çalıştım, hem de burayı devam ettirmeye çalıştık. 1985 yılında Hayati kardeşim geldi. Sonra da Necati kardeşim geldi ve hep birlikte bu işi geliştirdik. Hayati kardeşim daha sonra fabrika da iş buldu. Bizde 1985’den beri Necati kardeşimle birlikte halen işimizin başındayız. Ama gerçeği söylemek gerekirse bakkallık gerçekten kolay değil. Her zaman fazla mesai isteyen, ürün değişikliği ve çeşitliliği isteyen bir iş kolu.

BİZİ AYAKTA TUTAN TOPLUM OLDU

İşyeri sahİbİ ARİF AYIKOL, İşyerİNİN ayakta kalması ve devam etmesİndekİ en büyük etkenİn, Türk toplumunun kendİsİ olduğunu söylüyor.

‘GAYRİMENKULE YATIRIM YAPAN KAZANDI’

Avustralya’da mülk satın alınca, artık burada kaldık mı dediniz? 

Madem buraya geldik ve burayı 5-6 yıl sonra benimsedik artık buraya yatırım yapmalıyız diye düşünüyorum. Ev alan, dükkan alan gayrimenkule yatırım yapan kazandı. Genel olarak düşünecek olursak almadığınız zaman geç kalıyorsunuz. Hele hele çocuklarımız büyüyünce, burada okullarını bitirmeye başlayınca tamamen dönme fikri aklınızdan çıkıyor. Ama Türkiye’yi özlemiyor muyuz? Tabi ki özlem her zaman var. Ama ne yapalım şartlar şimdilik elvermiyor.

HÜSEYİN KAYA BEY (BASFOODS), TÜRK TOPTANCISI OLARAK BÜYÜK BİR BOŞLUĞU DOLDURDU. Kendİsİne ve oğlu Olcay beye buradan teşekkür edİyorum.

O zaman Türkiye’den gıda ürünleri geliyor muydu?

Çok değildi. Salça ve konserve vardı. Onları da Yunan mamulleri getiren toptancılardan biz kendimiz gidip alıyorduk. Daha fazla Avustralya toplumuna hitap eden mamulleri satıyorduk. O zamanlar süpermarketler 5.30’da kapanıyordu. O yüzden bizim işlerimiz daha çok akşam üzeri ve hafta sonları çok iyi olurdu. Sonra, sonra Hüseyin Kaya beyin sahibi olduğu Basfoods, Türk toptancısı olarak büyük bir boşluğu doldurdu. Sağ olsun Hüseyin beyin bu işe atılmasıyla Türk ürünlerinin sayısı arttı. Kendisine ve oğlu Olcay beye buradan teşekkür ediyorum.

Halen şu ürünler de gelse iyi olur dediğiniz veya getirilmesi zor olan ürünler var mı?

Türkiye’den, daha çok süt ürünleri gelmiyor. Bu açığı da Avrupa’dan gelen Türk damak tadındaki peynir ürünleri ile kapatmaya çalışıyoruz. Ama Türkiye’nin orijinal yoğurt ve peynirleri çok isteniyor. Bunu da aslında masraf edilse getirilebilir diye düşünüyorum. Her şey para demek değil. Mesela burada şimdi mevsimi olduğu için Sivri Türk Biberi fidesi satıyoruz. Şimdiye kadar belki 800 tane satmışızdır. Çok mutlu oluyorum. Üreticiden, tüketiciye ulaşmasında aracılık yapıyoruz. Bundan daha çok kâr etmek değil. Yetiştirmek isteyenlere, özlemini çekenlere ulaşmasına vesile olduğumuz için çok mutluyuz.

 Şimdi kıyaslayacak olursanız sattığınız ürünlerin kaçta kaçı Türk ürünleridir?

İlk zamanlarla şimdiyi kıyaslayacak olursak o zaman yüzde 3 olan Türk gıda ürünleri çeşitliliği şimdi yüzde 95 diyebiliriz. Bu arada tabi Türk ürünlerini beğenerek alan farklı milletlerden müşterilerimiz oldu. Son 20 yılda Türk ürünleri çeşitliliği, kalitesi ve ambalajından dolayı çok tutulmaya başladı. Bundan dolayı da çok aranan, istenen ve tutulan ürünlerimiz var. Kimisi baklava için, kimisi salça, kimisi bulgur kimisi helva için geliyor.

İlk burada işe başladığınız günden bu tarafa Auburn’daki toplumumuzun nüfusu nasıl bir değişiklik gösterdi. Sizi bu durum etkiledi mi?

Evet, doğru Auburn’un nüfusu değişti. Buradan Sydney’in başka semtlerine taşınanlar oldu. Kırk sene önceki müşterilerimiz tabi ki aynı değil. Ama böyle olduğunu kabul etsek de aslında değil. Çünkü Auburn-Gelibolu Camii’nin, kasap ve restoranların olmasının çok büyük etkisi var. Bir çok müşterimiz uzakta da olsalar alışveriş için mutlaka bize geliyorlar.

‘Gazetelerİmizİ yaşatmak İçİn bİzler de elİmİzden gelen desteğİ vermelİyİz’.

ARİF AYIKOL

Toplumumuza buradan vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Bu işyerinin ayakta kalması ve devam etmesindeki en büyük etken Türk toplumunun ta kendisidir. Tabii ki, burada hep birlikte çalıştığımız eşim, kardeşim Necati ve kızlarımın da çok büyük emekleri var. Her fikirden insanımız bizi tercih ederek buraya geliyorlar. Ben bundan çok büyük bir mutluluk duyuyorum. Hemen, hemen hepsi ile uzun veya kısa sohbetlerimiz oluyor. Onlara bu hizmeti verdiğimiz için çok memnunuz. Ayrıca ben Avustralya’da her çıkan yayınları da işyerimizde bulundurmaktan memnuniyet duyuyorum. Bence bu gazetelerimizi yaşatmak için bizler de elimizden gelen desteği vermeliyiz diye düşünüyorum.

TEŞEKKÜRLER

EDİTÖR NOTU: Dünya gazetesi olarak, uzun yıllardır maddi ve manevi olarak gazetemize destek veren başta Arzum Market sahibi Arif Ayıkol olmak üzere tüm ailesine teşekkürü bir borç biliriz. Ayıkol ailesine bundan sonraki dönemlerde başarıları çalışmalarının devamını diler 40.Yıllarını canı gönülden tebrik ederiz.