Manus Adası’ndaki sığınmacılar Avustralya’ya davaya açtı

ABONE OL

News

November 7, 2017 06:19

BEĞENDİM

ABONE OL

News

Sığınmacılar Manus Adası’ndaki tesise su ve elektrik verilememesi kararının anayasada güvence altına alınan insan haklarının ihlali olduğunu öne sürdüler.

Manus Adası’ndaki sığınmacılar Avustralya’nın sığınmacı kampını ve tesisini kapatma kararına itiraz eden bir hukuk davası başlattılar ve anayasada güvence altına alınan insan haklarının ihlal edildiğini, merkeze su ve elektrik verilmediğini açıkladılar. Sığınmacı kampının ve tesisinin Salı günü kapatılması bekleniyordu ancak otoriteler tesisi boşaltmayı reddeden sığınmacılar ve yeni mülteci tesisinin kurulmasını protesto eden bölge sakinleri tarafından engellenmişti. Papua Yeni Gine hükümeti ise Avustralya hükümetine uyarı göndermiş ve mülteci olmayan kişilerin sorumluluğunu almayacağını belirtmişti. Gözaltında tutulan sığınmacıları temsil eden Papua Yeni Gineli avukat Ben Lomai sığınmacılar adına bir hukuk davası başlattı. Papua Yeni Gine anayasası insan haklarını güvence altına alırken avukatlar Manus Adası’nda yaşananların bu hakların ihlali olduğunu öne sürüyorlar. Aylardır süren kapatılma işlemi sırasında mültecilere ve sığınmacılara merkezden ayrılma uyarısı yapılmıştı ve temel hizmetler sırasıyla durdurulmuştu. Sığınmacılar merkezde Pazar gününden itibaren içme suyu olmadığını açıkladılar. Papua Yeni Gineli otoriteler ise su, elektrik ve gıda hizmetlerinin artık merkezde verilmeyeceğini açıklarken mültecilerin komşu kasaba Lorengau’da hazırlanan geçici kampa yerleşmesini talep etmişti. Ancak 600’den fazla sığınmacı merkezden ayrılmayı reddettiler ve halk arasına karışmanın oluşturabileceği tehlikeyi sebep olarak gösterdiler. İran asıllı Kürt gazeteci Behrouz Boochani, kendisinin ve diğer mültecilerin ve sığınmacıların şiddet gösterme gibi bir amaçlarının olmadığını açıkladı: “Biz insanların, mültecilerin hiçbir şekilde şiddete başvurmayacağını göstermek istiyoruz. Biz bu politikanın kurbanıyız ve bölgede çok kötü deneyimler yaşadık. Bölge askerleri, polisi ve güvenlik görevlileri bizlere saldırmışlardır.”