Australian Relief Organization (ARO), Türkiye ve Suriye’deki depremzedelere yardım için 23 Eylül Cumartesi günü Adelaide kentinde ‘One Humanity’ adlı büyük bir yardım konseri düzenledi. Yardım organizasyonu daha sonra Fas’ta deprem, Libya’da sel felaketi yaşanmasıyla tekrar bir yardım kampanyası başlattı. Fas’taki deprem bölgesine yardımları ulaştırmak üzere bölgeye giden ARO CEO’su Serkan İner ile konu hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik.
Fas’tan yeni döndünüz. Nasıl geçti, neler yaşandı?
Fas’a yardım ulaştırmak için hazırlıklarımızı tamamladık. Avrupa’dan Time To Help, Amerika’dan Embrace Relief ve Fas’ta yerel bir kuruluş olan Al Basar ile iş birliği yaptık. Atlas Dağlar depremin merkeziydi ve bu bölgeye yardım ulaştırmak için zorlu bir yolculuğa çıktık. Virajlı yollar, uçurumlar, sarp dağlar karşımıza çıktı. Bazı anlarda metrekarelerce uçurumlu taşlı yollarda ilerlemeye çalıştık. Yolculuğumuz yaklaşık beş saat sürdü. Yol boyunca yıkılmış ve harap olmuş evleri gördük. Yolların kenarındaki çadır kentlerde çaresiz insanlar bizi sevinçle karşıladılar.

Depremin etkisi hala devam ediyor mu?
Evet, bu sarp dağ köylerindeki izler hala belirgin. Arazinin zorluğu ve uzak konumları nedeniyle yeterli yardımın ulaştırılmadığını gözlemledik. Bu yüzden yardımın her türlüsüne ihtiyaçları vardı. Sarp, şehirden ve imkandan uzak bu köylüler, nasıl geçinir diye köyün kadınlarına sorduk. Şöyle cevap verdiler; “Bizler köyden dışarı çıkmayız. Eşlerimiz yaz aylarında şehre gider çalışır, kazandıklarını getirirler onunla geçinmeye çalışırız. Ayrıca köylerimiz tarım ve hayvancılığa da hiç uygun değil” Tarım yapılacak düz bir alan bizde göremiyorduk. Elektriğin çok kısıtlı verilebildiği bir dağ köyü idi burası. Akşam karanlık bastığında köyün belli yerlerinde, sınırlı sayıda lamba var fakat genel itibariyle her taraf karanlık. Cep telefonlarımız ile önünüzü zor görebiliyorsunuz. Su ve tuvalet problemi ayrı bir dert. Çocuklar okula gidemiyor, Onlarca zeki ve parlak çocuğun geleceği daha fırsatını bulamadan kaybolup gidiyor bu çetin coğrafyada.

Özellikle, kendi coğrafyamızda yaşayan çocuklarımızı, yakınlarımızı mağduriyetlerin zirvede yaşandığı bu yoksul bölgelere götürüp göstermek gerekiyor.
Köye ulaştığınızda nasıl bir manzara vardı?
Köye girişimizde bizi ilk çocuklar karşıladı hemen etrafımızı sardılar. Birçoğumuz saçları, yüzleri toz toprak içindeki o masum yavruları sarılıp öpmekten kendimizi alamadık, bazıları öksüz veya yetim kalmışlardı… Köylüler bizi “uzaktan geldiniz” diyerek o kadar zor şartlarına rağmen hemen yemek ikram ettiler, istemesek de…. “Misafirlerimize böyle davranmak geleneksel bir adettir” diyerek ısrar ettiler. Ardından çadır, battaniye, giyim, ayakkabı ve gıda malzemelerini köylülere dağıttık. Çaresiz insanlar bu yardımları alırken minnetlerini hem kendi dillerinde hem de bizim anlayacağımız şekilde çat pat İngilizce- Fransızca anlatmaya çalışıyorlardı. Ellerini kaldırıp o kadar içten dualar ediyorlardı ki bu yardımları yapan bağışçılarımızın onların dualarını duymalarını çok isterdim.
Köylülere nasıl bir yardım sağladınız?
Çok sayıda köy var. Bazılarına devlet yardımı dahi çok zor ulaşmış ve tabiki yeterli değil. Bize verilen listedeki köylere partner kuruluşlarımızla birlikte, 150 çadır dağıttık, çok sayıda yatak ve battaniyede dağıtıldı. Bunun yanı sıra çuvallar ile kuru baklagiller, ayakkabı, kıyafet ve temel ihtiyaç malzemelerinin olduğu kutular dağıtıldı. İnşallah bu yardımlar oradaki insanların bir nebze de olsa dertlerine merhem olacak. Çadırlar, güneş enerjisi ile çalışan lamba, yataklar ve battaniyeler kışa göre tasarlanmış ve depremzedelerin temel ihtiyaçların karşılayacak donanımda. Bir gecede birlikte aynı çadırda kalıp ortamlarını da tecrübe ettik. Getirdiğimiz yatak ve battaniyeleri test etmiş olduk.

İner, ”Gerçekten zor şartlar altında yaşıyorlar. Çadır her ne kadar yağmur ve rüzgâra karşı dayanıklı olsa da, bir evin verdiği sıcaklığı tabi ki veremiyordu.”
Hepimiz yağmur yüklü bulutlar gibiydik, ağlamamak için kendimizi zor tutuyorduk.
Serkan İner
Köylülerle geçirdiğiniz gece nasıl geçti?
Gece yarısı değişik hayvanların sesleriyle uyandık. Yaz ayında olmamıza rağmen hava serindi. Rakım 2500 m olunca farklı bir durum beklemiyorduk. Gerçekten zor şartlar altında yaşıyorlar. Çadır her ne kadar yağmur ve rüzgâra karşı dayanıklı olsa da, bir evin verdiği sıcaklığı tabi ki veremiyordu.
Peki geri dönerken neler hissettiniz?
Geri dönme anında ise ayrı duygusal anlar yaşandı. Köy sakinleri minnet ve şükranlarını iletmek ve uzun uzun bizlere sarılıp helalleşmek istediler. İçimiz buruktu Allah tan başka kimsesi olmayan bu insanlar garip ve çaresizdi. Her ne kadar ulaştırılan yardımlar ihtiyaçlarını görse de ilelebet bu süreç devam etmeyecek ve zor hayat şartlarına devam edeceklerdi. Hepimiz yağmur yüklü bulutlar gibiydik, ağlamamak için kendimizi zor tutuyorduk. Dönüş yolunda deprem merkezine yakın ilçedeki bir yurda uğradık. Depremden önce 400 öğrencinin kaldığı bu yurt kullanılması çok riskli bir haldeydi. Ama çaresizlikten dolayı yine de depo olarak kullanıyorlardı. O arada bize ait bir kamyon dolusu kıyafet yardıma ihtiyacı olanlara dağıtılmak üzere yola çıkıyordu. Buna da bizzat şahit olmuş olduk.
Gerek yardım eden gönüllülerinize gerekse bu hayırlı yolculuğun bıraktığı etki hakkında neler eklemek istersiniz?
Özellikle, kendi coğrafyamızda yaşayan çocuklarımızı, yakınlarımızı mağduriyetlerin zirvede yaşandığı bu yoksul bölgelere götürüp göstermek gerekiyor. Bu bizim gibi insanlar için bir lüks değil bir ihtiyaç. Yokluğun ve yoksulluğun etkisini görmeden anlamak pek mümkün değil. Mesela, Almanya’dan gelen bir yardım gönüllüsü 10. Sınıfa giden kızıyla birlikte gelmişti. Hasta olmasına rağmen o genç kız uzun ve zor yolculuğa bizimle birlikte katlanmış fakat hiç şikâyet etmemişti. Yüzünden onun ülkesine çok farklı duygularla döndüğü okuyabiliyorduk. Babası ise bir baba olarak kızına eşsiz bir yatırım yaptığının mutluluğunu yaşıyordu. O kızımız için hayatının dönüm noktalarından biriydi demek kesinlikle abartı olmaz. Aslında hepimiz için bir dönüm noktası idi böyle bir atmosferi yaşamak. Ne kadar çok insana ulaşılması gerektiğini bizzat görerek idrak ettik. Bu yardımların, toplanmasında ve ulaşmasında bizlere destek olan tüm bağışçılarımıza gönüllülerimize şükran borçluyuz…








Australian NewsNovember 10, 2025Ali Aydın’a “Top 40 Australia” Ödülü
Australian NewsNovember 10, 2025IOptical’dan Bir Büyük Başarı Daha
Australian NewsNovember 5, 2025Dayanışma ve Birlik Günü
Australian NewsNovember 5, 2025Shiny Laser’den Yeni Teknoloji ‘Yağlara Veda’
1
Bizim evde suçlu yoktu ama hedef biz olduk
2
On Visiting Türkiye
3
Topluma Çağrı: Bilgi Alın, Hakkınızı Kullanın
4
Doğru Firma Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli?
5
“An Organisation Built for the Community”
6
“Burada İş Çok!” Diyerek Başlayan Yeni Hayat
7
Hiçbir yere gitmeyen uçuşun biletleri tükendi
8
Evan MP “Yalnızca suç değil, cezasızlık da artıyor”
9
Çokkültürlü Toplumlara Dokunan Sessiz Kahraman
10
”Her Çocuk Ana Diliyle Gurur Duymalı”
11
Elçilik Özel Vizesiyle Açılan Avustralya Kapısı
12
HİZMETE BAŞLADI Türk toplumuna özel klinik
13
YENİ SAYI YAYINDA Her hafta farklı bir DÜNYA
14
ZAFER KONUŞMASINDA DİKKAT ÇEKEN DETAY
15
Oksijen Cilt Bakımı: Bölgede Tek!