Devletin tüm kurumlarına cemaat sızıyor diye uyaranlar dinlenmedi. Aksine “vesayet rejimini” yıkmak için iktidar ile cemaat mensupları işbirliği yaptı. 12 Eylül referandumundan sonra yüksek yargı seçimlerinde bu işbirliği iyice açığa çıktı. Referandum sonrası Sayın Erdoğan’ın yaptığı teşekkür konuşmasını hatırlayalım:
“İsteseler de istemeseler de her vesayetçi anlayış kaybetmiştir. Bu akşam kaybeden darbeci anlayış olmuştur. Değişime ve değişimin getireceklerine direnen anlayış kaybetmiştir.”
12 Eylül referandumundan 15 Temmuz’a kadar geçen sürece bakarsak, o gün referanduma hayır diyenlerin mi yoksa referandum sonucunda yargıyı ele geçirenlerin mi darbeci zihniyeti temsil ettiğini bilmem tartışmaya gerek var mı?
Ölülerin mezardan kaldırıldığı, okyanus ötesine selamlar yollandığı bir dönemden bahsediyoruz.
Gülen cemaati hakkındaki 2004 tarihindeki MGK raporu neden sumen altı edildi?
Gülen cemaati Milli Güvenlik Kurulu Siyaset Belgesi’nden 2010 tarihinde hangi sebeple çıkartıldı?
Balyoz gibi siyasi davalarla askeriyede büyük bir tasfiye gerçekleşti. Orgeneral Işık Koşaner’in değerlendirmesiyle: “Kadrolar boşaltıldı, başkaları buralara yerleştirildi. O yerleştirilenlerin çoğu şimdi hapiste.”
Darbe girişiminden önce ordudaki cemaatçi yapılanma hakkındaki haberleri Genelkurmay Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı neden yalanladı?
Ortak düşmana karşı beraber hareket edilmiş, “vesayet rejimini” tasfiye edeceğiz diyerek memleket idaresi taşerona verilir gibi Gülen cemaatine emanet edilmiş. Sonradan “ne verildiyse, yetmemiş” ve iş 15 Temmuz’a kadar varmış.
Bu işin hadi hukuki kısmını geçtik hiç mi siyasi sorumluluğu olmayacak?
Hadi hiçbir siyasi sorumluluğu da olmayacak diyelim. Neden bu işin hukuki ve siyasi sorumluluğu yargının cemaate teslim edildiği referandumda “hayır” oyu kullanan CHP’ye, cemaatin devlet içine sızmasını haberleştirdiği için zamanında hapse atılan Ahmet Şık’a, en güçlü dönemlerinde televizyon kanallarında cemaati eleştiren Kadri Gürsel’e, her türlü dini cemaatin devlet içinde kadrolaşmasına karşı durmuş Cumhuriyet gazetesine, cemaat yargıyı ele geçirdi diye hâkimlikten istifayı basmış Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik’e, cemaatle yakından uzaktan ilgisi olmayan solcu akademisyenlere soruluyor?
Neden cemaatle iktidarın beraber yedikleri yemeğin faturası o masada olmayanlara ödetilmeye çalışılıyor?
Bu insanlar mı yargıyı cemaate teslim etti? Orduda tasfiye yapıp darbecileri terfi ettirenler bugün içeride tutulan gazeteciler mi yoksa işlerinden atılan akademisyenler mi?
Cumhuriyet davasının duruşması 25 Eylül’de. Aklına bu soruların takıldığı herkesin de bizzat gelemiyorsa aklı ve dikkatiyle orada olması dileğiyle.

Avustralya GündemDecember 3, 2025MH370 uçağını arama çalışmaları yeniden başlıyor
Avustralya GündemDecember 3, 2025Phillip Island’da Denizden Çıkarılan Kişi Öldü
Avustralya GündemDecember 3, 2025Victoria’da kritik mineraller sektöründe iş imkanı
Avustralya GündemDecember 3, 2025Aşı oranlarındaki düşüş için acil eylem çağrısı
1
“Müfredatta daha fazla çokkültürlü dil”
2
OKUL OTOBÜSÜ DEVRİLDİ Öğrenciler ağır yaralı
3
AN0M uygulaması üzerinden 55 kişiye gözaltı
5
Bizim evde suçlu yoktu ama hedef biz olduk
6
Sydney’de bir kreş aniden kapatıldı!
7
MH370 uçağını arama çalışmaları yeniden başlıyor
8
On Visiting Türkiye
9
Victoria’da 72 Saatlik Kabus: 9 Can Kaybı
10
Avustralya basketbolunda ilk! Irkçılığa Tutuklama!
11
Topluma Çağrı: Bilgi Alın, Hakkınızı Kullanın
12
İşletmeci Zeynep Uzun Destek Çağrısında
13
YENİ SAYI YAYINDA
14
DÜNYA’DA BU HAFTA Bahar’ın İlk Sayısı
15
Doğru Firma Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli?