Ne demişti referandumdan önce Binali Yıldırım: “Şimdi, referandum olmasıhalinde, elbette kimseye, ‘OHAL altında seçime gidildi… OHAL şartlarında referandum yapıldı’ gibi bir söz söyleme fırsatı vermeyiz. Bu nedenle referandum öncesi OHAL kaldırılır diye düşünüyorum.”
Neticede referanduma OHAL şartlarında gidildi. Böylece demokratik bir yarış fırsatı olmasa da söz söyleme fırsatı verildi. Ne oldu söz söylenince? Sayın Erdoğan “Atı alan Üsküdar’ı geçti” dedi.
Anayasa Mahkemesi’nin OHAL KHK’lerini denetlememe kararı almasından bu yana yaşadığımız aslında bir OHAL rejimi değil. Yani sadece olağanüstü halle sınırlı bazı geçici düzenlemelerin yapılacağı, sonra da en makul sürede tekrar olağan rejime geçişi öngören bir rejim değil. Kişisel ve otoriter bir iktidarın kestirmeden kurulduğu başka bir rejim bu.
Önümüzdeki seçimlerle, bu rejimin geri dönülmez şekilde yerleştirilmesi planlanıyor.
OHAL şartlarına, bütün devlet imkânlarının “evet” cephesi için seferber edilmesine, medyanın ezici çoğunluğunun denetim altına alınmasına ve “mühürsüz oy”a rağmen referandumu “evet”in kıl payı kazanmasının önemi ortada.
Geri dönülmez şekilde yerleştirilmek istenen bu kişisel ve otoriter rejimin toplumsal meşruiyeti yok. Böyle olunca da siyasal, hukuki ve toplumsal baskı gün geçtikçe etkisini artırıyor.
AKP ve MHP arasında kurulan ittifak ve buna göre şekillendirilen yeni seçim kuralları da bu baskının bir parçası.
Mülki amirleri AKP, sandık başkanlarını ise mülki amirler atayacak. Seçime katılan partilerin sandık denetimi işlevi pratikte olmayacak. Yine AKP’nin mülki amirlerinin talebiyle güvenlik gerekçesiyle sandıklar başka yere taşınabilecek. Yine olmadıysa kolluk kuvvetleri seçmen çağırdı gerekçesiyle sandıkların kurulduğu alanların kapısına kadar gidebilecek. Mühürsüz oylar geçerli sayılacak. AKP-MHP ittifakında damga nereye basılırsa basılsın oylar geçerli olacak.
MHP baraj altı kalsa bile milletvekili çıkarabilecekken, MHP’nin oyları da kendi hanesine yazılacak AKP, oy oranı düşse bile daha çok milletvekili kazanabilecek. Gerçi buna da şükretmek gerek. Bir OHAL KHK’siyle sayın Erdoğan’ın hayat boyu başkan ve sayın MHP’nin hiç oy almasa bile milletvekili sahibi olabileceği de kurala bağlanabilirdi. Anayasa Mahkemesi adındaki bina sağ olsun, bunun önünde herhangi bir engel yok.
Bütün dünyada yükselen yeni otoriter rejimler, seçimlere muhtaçtır. İçeriksiz de olsa, büyük baskılar altında da yapılsa “gerçek milleti” temsil ettikleri iddiasına dolayısıyla göstermelik de olsa seçime ihtiyaçları vardır.
Biz de doludizgin böyle seçimlere doğru ilerliyoruz. Meşruiyeti sorunlu, mühürsüz OHAL seçimlerine doğru.
Her şey takvime uygun giderse, 2019’da yerel seçim, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimden önce. Pekiyi, sizce iktidar İstanbul ve Ankara’yı kaybetmeyi göze alır mı? İstanbul ve Ankara’nın devasa ekonomik ve siyasi gücünü muhalefete bırakır mı?
Bir süre önce sayın Erdoğan’ın belediye başkanlarının seçimle değil atamayla gelmesini tercih ettiği iddiaları konuşulmuştu. Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler için yapılan düzenlemelere bakınca bu iddia hiç hayal ürünü gibi durmuyor.

Avustralya GündemDecember 14, 2025O GERÇEK KAHRAMAN Silahsız Sivilin Mücadelesi
Avustralya GündemDecember 14, 2025Bondi Terör Saldırısı: 12 Kişi Hayatını Kaybetti
Avustralya GündemDecember 14, 2025“Kasada daha adil bir alışveriş” GELİYOR
Archive NewspaperDecember 14, 2025HER YENİ SAYI GİBİ Dopdolu Haber Dolu
1
“Müfredatta daha fazla çokkültürlü dil”
2
OKUL OTOBÜSÜ DEVRİLDİ Öğrenciler ağır yaralı
3
MH370 uçağını arama çalışmaları yeniden başlıyor
4
AN0M uygulaması üzerinden 55 kişiye gözaltı
6
Bizim evde suçlu yoktu ama hedef biz olduk
7
Sydney’de bir kreş aniden kapatıldı!
8
On Visiting Türkiye
9
Topluma Çağrı: Bilgi Alın, Hakkınızı Kullanın
10
Victoria’da 72 Saatlik Kabus: 9 Can Kaybı
11
Avustralya basketbolunda ilk! Irkçılığa Tutuklama!
12
İşletmeci Zeynep Uzun Destek Çağrısında
13
YENİ SAYI YAYINDA
14
DÜNYA’DA BU HAFTA Bahar’ın İlk Sayısı
15
E-Bisiklet Faciası: Bir Çocuk Hayatını Kaybetti