YEMEKLERİN DİLİ
Yemeklerin dili olduğuna ve bizimle ciddi ciddi konuştuklarına inanıyorum. Hangi şartlarda neyi ne zaman yerseniz yiyin yemekler bizimle konuşurlar. Ama yemeklerin lisanını sadece dikkat edenler, dikkatli bakanlar anlayabilirler. Bunlarda çok az bir gruptur. Tabiide yemekler insanlar gibi kelimelerle cümlelerle konuşmazlar bizimle. Onların lügati insanlarınkinden çok farklıdır, anlayabilene.
Bazı yemekler ocakta kaynarken fıkır fıkır ses çıkarırlar, bu ses aç bir karına biraz sonra yemek yiyecek olmanın mutluluğunu huzurunu verir. Ocakta kaynayan herhangi bir yemek görüntüsü hemen herkese iyi gelir. Ama her yemeğin kızartırken, kavururken, közlerken çok farklı sesleri vardır. Vaktinde yenmeyip, iyi korunamayan yemeklerden de bazı sesler gelir. Yemek ekşi ekşi kokarak bu ihmal yüzünden bozulduğunu artık onu yiyemeyeceğimizi haber verir sanki. Ne yapsanız onu yemenize müsaade etmez, ısrarla yemeyi denerseniz sizi de bozar. Korunup kollanmayan yemek size böylece meramını anlatır.
Yemeklerin bizlerle konuşmak için en çok kullandığı dil kokularıdır. Cız cız kızartınca etrafa iştah açıcı mis gibi kokular salarlar ki insan o güzel kokuların etkisiyle hemen o yemekten yesin. Fırında güzel bir kek, pasta yapsanız, börek çörek kokusu sizin evden bütün mahalleye dağılabilir. Yemeğiniz bu evde güzel bir şeyler piştiğini adeta bütün mahalleye haber verir. En güzel yemek kokuları taze yeni pişmiş olanlardan gelir. Bekledikçe güzel kokuları azalır ama ısıtırsanız yine ilk piştiğindeki gibi olmasa da iştah açıcı kokularını salabilirler.
Bazı yemekler yemeden önce görünüşüyle insanı neşelendirirler. Bazıları da yedikten sonra insanı mutlu ederler. Tabi bu mutluluk herkese ve ne yediğine göre değişkendir. Kimisi sıcacık bir çay içince, bazısı taze bir ekmekle, bazıları da hep beraber yenen süslü bir pastayla mutlu olabilir. Ama genelde çok aç karnına yenen bir kuru soğan ile ekmekte insanın mutluluğuna mutluluk katmaya yeter yani. Sonuçta yemek tokluk hissini başlattığı için pahalımı yoksa ucuz mu ne yendiğinin pek önemi kalmaz diye düşünüyorum. Allah’ım kimseyi açlıkla imtihan etmesin.
Sakinleştirip uyutan, ağır gelip tadından bayıltan yemekler hatta uykuyu kaçıranlar da var. Yedikten sonra rahatsız eden yemekler de vardır. Bu tür yemekler görüntüsüyle tadıyla adeta beni sakın yeme diye bağırır. Ama bazıları çok reklamı yapıldığından dolayı, bazıları arkadaş kurbanı, bazıları da sağlıklı bir şey yemeyi akıl edemediğinden ya da bilmediğinden dolayı onu yemeyi kafaya koyduysa yapacak bir şey yoktur. O yemek karnınıza girdiği andan itibaren kötü kötü konuşmaya guruldamaya başlarlar. Bilemeyiz, acaba pişiren öfkeyle mi pişirdi, iyi yıkayıp temizlemedi mi, yoksa bayat malzememi kullandı…? Her ne yaptıysa kabak bizim midemizin başında patlar. İnsanlar ne idüğü belirsiz bir şeyleri yediğinde sancılanır, kıvranır, karnı şişer davul gibi olur. Bazıları bu huysuz yemekler yüzünden istifra ederler. Bazıları birkaç gün isal de olabilir. Yemek midenizde ha bire konuşur durur. İnsanoğlu onu susturmak için mideyi sakinleştirici haplar, çaylar, sular içer ki rahatlasın, sancısı dursun. Bazı insanlar bu yüzden dışarda mecbur kalmadıkça hiç yemek istemezler. Hep yemeğin hasta edeceğinden korkarlar.
Gönülsüz aş, ya karın ağrıtır ya da baş diye biz Türklerin bir atasözü vardır. Kimi insan sadece yapması gerektiği için sinirli, gergin asabiyetle dertli dertli yemek yaparlar. Sanki o olumsuz enerji parmaklarından akar yemeğe geçer. Yemeği de kendi gibi huysuz, tatsız, tuzsuz, huzursuz hale getirir. Kim bilir ne soslarla yemeği neşelendirmek ister ama yemek yiyene yapacağını bilir, adeta içini yakar. İnsanlar midemde yanma var diye doktora giderler. Bazı pişiriciler yemeği pişirmeye önce ellerini yıkayıp, Besmeleyle başlarlar. Beslemeli yemeğin bereketli, lezzetli olacağına inanırlar. Doğrayıp, karıştıracağı bütün malzemelere sevgiyle, neşeyle dokunurlar. Bazıları da “Allah’ım bu yemek yiyenlere şifa olsun İnşaallah” diye yemeklerini duayla karıştırırlar, kaynatırlar. Böylesi yemekler Allah tarafından adeta bollanır, bereketlenir. Yiyenin kendini iyi hissetmesine, Allah’tan şifa bulmasına vesile olur. Böyle hayır dualı yemeklerle beslenen huysuz çocukların sakinleştiğine ben şahidim.
Biz Müslümanlar açısından bütün yemekler domuz eti olmadan, alkolsüz helal olmak zorunda. Müslümanların yedikleri yemeklerin içeriğine çok dikkat etmeleri de bir ibadettir. Allahualem, yenen helal yemekler Allah’a yakın olmamıza vesile olur İnşaallah. Kıymetli bir sahabe Peygamber efendimize “Ya Rasulallah bana dua eder misin, Allah benim bütün dualarımı kabul eylesin” demiş. Peygamber efendimizin cevabındaki inceliğe bakar mısınız “helal yemek sana yeter” demiş.
Pembegül Abla