Yeni okula başlayan bir çocuğumuzun ilk defa okuldaki izlenimleri çok önemlidir. Çocuğumuzu “Oriantation” gününde hevesle heyecanla okuluna götürdüğümüzde bizi sıcacık insanlar sevgiyle karşıladılar. Görevlinin dizlerinin üzerine çöküp onunla konuşması, küçük şakaları ve sevgiyle okulu dolaştırması talebemizin okula olan aşkını hevesini dahada artırdı. Okulda onlar için küçük bir sebze bahçesi varmış, başka bir kenarda yem yiyen tavuklar falan çok şirin bir mahalle okulundan beklenmeyecek bu samimiyet ve şirinlikler biz velileri de gayet rahatlattı, talebemiz adına gayet mutlu olduk.
Eskiden mahalle okulları çok kalitesiz ilgisizdi, bu yüzden yığınla para harcayıp çocuklarımızı kolejlerde okutmak zorunda kaldık diyeyim. Yeni geldiğimiz sıralarda bir gün talebem evin yakınındaki okulundan ağlayarak geldi. “Yavrucuğum sana ne oldu?” derken istifra etmeye de başladı. Biraz kendini toparlayıp “sıraya girdiğimizde öğretmenim beni parmağıyla dürtüp “arkaya geç dedi, beni acıttı” dedi. Avustralya’ya gelmişim, İngilizcem yok diye kayıtsız kalacak değildim. Elime sarı Türkçe-İngilizce sözlüğü aldım doğru okula gidip müdürün odasına vardım. Sözlükten tane tane kelimeleri bulup “öğretmen çocuğumu dürtüp korkutmuş hasta oldu” dedim. Sözlükten bulup anlatmama rağmen müdür beni anladı, öğretmeni çağırdı, “lamlam ayak lamtı kulak dedi” işimiz şaka halimizi anlattık, öğretmen bir şeyler söyledi pek anlamadım ama sonunda “sorry” dediler anlaştık. Ondan sonra talebem okuluna pür neşe gitti. Okulda öğretmenlerin bilerek veya bilmeyerek tavırları yüzünden küçük talebeler korkup çekinebilirler. İzin alamadığı için çişini kaçıran, kazayla arkadaşının eşyasını alan, beslenme çantasını evde unutan falan birçok hikayeler peydah olabilir. Devamlı hem talebenizle hem de öğretmenlerle görüşmek çok faydalıdır, talebe okutmak her an dikkatli olmayı gerektirir.
Bir seferinde iki dolar için okul yönetimini eğitim bakanlığına şikayet etmiştim. Ne güzel, hiç kayıtsız kalmadılar hemen dilekçeme cevap verip ilgilendiler. Çocuğumun çantasına iki dolar harçlık koyduğum gün sınıfta başka bir talebenin iki doları kaybolmuş. Dışarıya çantasının yanına gittiği için öğretmen bizim talebeden şüphelenip koca sınıfta bir onun çantasında iki dolar aramış bulamamış. Çocuğum okuldan geldiğinde bu durumu bana anlatınca çok rahatsız oldum. Allah’tan çocuk önceden iki doları harcamış da bulamamışlar. Ya bulsalardı, bütün sınıfa ve bana hırsız gibi görünecekti. Bu yüzden okul yönetimine çok kızdım, onlara o gün ben çocuğuma iki dolar vermiştim siz onu çantasında bulsaydınız herkes onu çaldı sanacaktı, buna hakkınız yok” deyip ne gerekiyorsa yaptım. Okulun yönetimi, eğitim bakanlığından görevlilerle toplandık, konuştuk ve iş tatlıya bağlandı. “Biz başka çocuklar sizin talebenizden şüphelenmesinler diye onlara anlatmak için böyle davrandık, sorry” dediler.
Yeni bir şey öğrendim, İngiltere de ilkokullarda çocuklara yemekleri okuldan veriliyormuş. Ne güzel “Lunch Box” telaşı yok. Her hafta çocukların beslenme çantaları içinde bir sürü masraf ve emek gerekiyor. Biz Berlin’de ilkokula giderken öğlenleri talebelere güzelce süt dağıtırlardı. Bazı anneler sağlıklı kaplarda sağlıklı yiyecekler koymaya çalışsalar da okullarımızda hatta ben uzun yıllar çalıştım kreşlerde bile çocuklar gayet sağlıksız besleniyorlar. İlkokul çocukları okulda tazecik hazırlanmış sağlıklı yiyeceklerle beslenseler ne güzel olurdu. Böylece herkes aynı şeyleri de yemiş olur.
Şimdilerde mahalle okullarındaki kaliteli eğitim verme çabalarına bakınca ille de çocuğumu koleje yollamalıyım fikri bende biraz azaldı diyeyim. Tamam kolejler iyi çalışıyor, çok emek veriyorlar ama talebeye yığınla ödev verip evde de çalıştırıp insanı hayattan soğutuyorlar. İşten yorgun perişan gelmişim, oda ne, her öğretmen okulda öğrendiği yetmemiş gibi çocuğa yığınla ayrı ayrı ödevler vermişler. Hele tatillerde verdiklerini hiç sormayın. Çocuk evde oynamak oyalanmak ister, ben yemek hazırlayıp dinlenmek isterim, dersi kim yapacak… çok zor sıkıcı bir durumlardı. İlk okullarda ev ödevi verilmesi kesinlikle yasaklanmalı, bu oyun çocuklarının fıtratına çok aykırı. Hiç unutmam, çocuğa proje ödevi olarak Compogsognatıs diye acayip bir dinozoru araştırıp yazma ödevi vermişler. Projeyi bulup hazırlayıp yapasıya kadar canımız çıktı. Desen ki bu bilgi ne işine yaradı, sıfır. Okullarda çocuklara günümüz hayatına uygun çok ama çok faydalı şeyler öğretilmeli. Ağaç dikmek, her şeyde iktisatlı olmak, yangına sebep olmamak ve yangından korunmak, bir el işi veya sanatı, yemek pişirmek, meyve toplamak, temizlik yapmak vb. Günlük hayatında kullanabileceği bilgilerle donatılmalılar. Çocuklar internete girmekten fazla kitap okumuyorlar ‘‘self kontrol” öğretilmeli, sağlıklı kalma teknikleri bilgisi, trafik kuralları falan öğrenmeleri gereken çok önemli güzel şeyler varken dinozorları çizgi filmlerden öğrensinler. En azından ileriki yaşlarında lazım olabilir, yoğurt, ekmek mayalamayı öğrensinler diyecektim.
Pembegül Abla