OTURDUK  KONUŞTUK

OTURDUK  KONUŞTUK

ABONE OL
April 30, 2025 11:38
OTURDUK  KONUŞTUK
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bir zaman birkaç hanım güzel bir mekanda bir araya geldik. Kadınlar açısından çocuklar okulda, beyler işinde, vakit gayet geniş, telaşa gerek olmayan, çok nadir yakalanabilen ender zaman dilimlerinden bir an.

Selamlaşıp yerlerimize yerleştikten sonra çay-kahve siparişlerimizi verdik, etrafımıza baktık, hava iyi, ortam sakin, evlerdeki telaş yok ne güzel değil mi? Anam burada bari eliniz dursun, telefonu boş verin demeye kalmadı iki kişi çantasından cep telefonunu çıkardı, ardından üçüncümüzün de telefonuna “çınn” diye bir sesle mesaj gelmesiyle telefonuna davranması bir oldu. İyi hoş da beraber olmak için anlaşmıştık. “Aşk olsun kızlar, ben sizi görmeye hasbihal etmeye geldim, herkes telefonunda gezecekse söyleyin bende telefonumu açayım” dedim. Uyarmam iyi oldu hemen herkes telefonunu kapatıp süratle çantasına koydu. Ardından içeceklerimiz geldi, bizlerde kendimize geldik.

    Suzan hanım ilk lafa girdi, “aman iyi ki haber verdiniz kızlar, her gün ev işinden çocuklardan kendime hiç vakit ayıramıyordum, ne iyi oldu böyle toplandık, evden çıkmaya ihtiyacım vardı” dedi. Ayşe hanım “valla abla aradığında çamaşırları seriyordum, olduğu yerde bıraktım hemen geldim, bekleseydim evdeki işler hiç bitmeyecekti’’ dedi. Emine abla “aa…sen kurutma makinesi kullanmıyor musun, yeni çıkanlar çamaşırı bozmadan çok güzel kurutuyor” diye sordu. Ayşe “annemden bana huy geçti çamaşırları çırpa çırpa bahçeye sermeyi çok seviyorum, biraz zahmetli oluyor ama alıştım” dedi. Yasemin “kızlar benim çamaşır makinem bozuldu, dün çamaşırları topladım mahalledeki makinelerde yıkadım, sizce tamir mi ettireyim, yoksa yenisini mi alayım karar veremedim” diye ortaya farklı bir sohbet konusu açtı. Tamircilerin ne kadar çok para kestiklerinden. İkinci el makine satan yerlerden. Çamaşır makinesiz asla olunamayacağından baya konuştuk.

   Çay ve kahvelerimizin yanına kurabiye, kek gibi bir şeyler almıştık mevzu oraya kaydı. Emine abla “ben hamur yoğurup bir şeyler yapmayı çok seviyorum, hiç üşenmeden küçük küçük uğraşırım” dedi. Ben onun poğaçayı çok güzel yaptığından biraz anlattım. Ankaralı olması hasebiyle tarifi sır gibi saklı çok lezzetli kurabiye, tatlı tariflerinden geze geze İzmir’e doğru geldik. Kemeraltı çarşısında dolaştık, oranın çok ünlü şambalı tatlıcısının yerini tarif ettikten sonra Kızlar hanı çarşısında kumda pişen kahveden konuştuk.  Derken tertemiz restoranlardan ve pislik içindeki mekanları da andıktan sonra Yasemin hanım yeni tanıştığı bir hanımın upuzun ve ojeli tırnaklarıyla karıştıra karıştıra ona nasıl kısır yaptığından, “ıyy..”tiksindiğinden falan anlattı.     

   Bahtımıza hava güneşli güzeldi, etrafı yeşil yapraklı çiçeklerle bezenmiş Cafe’de toplanmamız, sohbetimiz çok güzel geçiyordu. Konuştukça açılıyor neşeleniyorduk. Bir ara onlara diyete giren hanım fıkrasını anlattım, biraz güldük. “Diyetisyene giden hanıma doktoru günlük diyet yemeği listesi vermiş. İşte, sabahları biraz şekersiz çay, yeşillik, yumurta. Öğlen bir elma. Akşama ızgara et ve salata…” kadın listeyi almış, tam gidecekken listeye bakmış ve doktora “doktor bey bu listede yazılı olanları yemekten öncemi yiyeceğim yoksa sonramı” diye sormuş.  Bu fıkraya Suzan hanım fıkra gibi gerçek bir hikâye ekledi “tanıdığımız yaşlı bir teyze karnım şişiyor diye doktora gidiyor, o zamanlarda fazla tetkik imkanı olmadığından mı bilinmez doktor muayeneden sonra kocakarıya “sen hamilesin” diyor. Yazık teyze yaşlı halinde gebe olmaktan utancından gelinlerinden, komşularından günlerce insan içine çıkamadı, çok rahatsız oldu. Sonrasında karnında bir ur olduğu ortaya çıktı ve ameliyatla alındı da teyzenin yüzü güldü. Bu sohbetin sonu taa kürtaja kadar gittiği için dinden imandan da haramdan-helalden diyebildiğimiz kadar konuştuk, anlattık.

   Bir ara benim telefonum çaldı, sohbetimiz bir anda dondu, herkes hemen tikli gibi açacağımı bekledi ama bu güzel anı hiç kimsenin bozmasına izin vermemeye kesin kararlıydım, telefonumu hiç açmadım, bakmadım bile. Arkadaşlarıma gururla “sonra bakacağım bu anım size ait” dedim. Yanımda capcanlı insanlar varken ne olursa olsun onları bırakıp telefondakine öncelik vermek bana haksızlık yapmışım gibi geliyor. Acil bir arama olabilir hesabını o anda düşünmek istemiyorum diyelim. Ardından etraftaki yeşil yapraklı bakımlı çiçekler dikkatimizi çekti. Çiçeklere artan çay sularını dökeceğimizden, kahve posalarının, yumurta kabuklarının çok iyi geldiğinden konuştuk. Her evde kaktüs ve aleo vera bitkisi olmasının faydalarından taa sirkeye, Himalaya tuzunun faydasına kadar sohbeti yaydık.

   Hanım arkadaşlarla bir araya gelmek, çocuklardan, dereden tepeden, havadan sudan konuşmak ne güzel oldu. Arada derdinden tasasından anlatıp nasihat isteyen, çare soran da oldu. Birbirimize akıl verdik, hayırlı dualar ettik, dilekler diledik.  Telefonlara bakmadan, ev ortamından uzakta insanca oturup birkaç kelam konuşmak, dinlemek hepimize çok iyi geldi, o anlar hiç bitmesin isteğimizde hepimiz hemfikirdik. Bazen mobil telefonları kapatıp insanca oturup konuşabilmemiz lazım diyecektim. 

  Pembegül Abla           

En az 10 karakter gerekli