KRALİÇEMİZ SİZLERE ÖMÜR
Her nefsin ölümü tadacağına inanıyoruz. Allah’tan sırası gelen gidecek.
Geçen hafta kraliçemiz, ikinci Elizabeth’in ölüm haberi dünyanın her yerinde günlerce yankılandı durdu. Kraliçemiz diyorum, çünki Avustralya vatandaşı olacağımızda yapılan törende kraliçeye bağlı kalacağımıza dair yemin ettik ve böylece Avustralya’nın vatandaşı olduk.
Bu ülkede onun temsilcisi var. Avustralya Commonwealth (İngiliz Milletler Topluluğu) dahil ülkelerden birisi. İkinci Elizabeth 2022 yılı itibariyle 14 farklı ülkenin de kraliçesiydi. Altmış yıldan fazla bir zaman da kraliçe unvanıyla hem ülkeleri yöneteceksin, sarayını yöneteceksin, hem de evliliğini güzellikle sürdürüp çocukların annesi torunlarının ninesi olacaksın. Bu kadar çok yapılacak işleri düşündüğümde doğrusu kraliçemiz benim için önemli, güçlü kadın figürlerinden bir tanesiydi.
Yıllardır marketlerden alışveriş yapacağımızda kasaya yakın yerlere hemen kolayca erişilsin diye yerleştirilen magazin dergilerinin hemen hepsi kraliçenin oğulları, kızı, gelinleri, torunlarının haberleri ve resimleriyle dolu olur. İnsan o albenili fotoğraflarla süslenmiş flaş haberlere göz atmaktan kendini alamıyor maalesef. Magazincilerin onlar hakkında çok da hayırlı şeyler yazdıklarını görmedim. Ama görkemli saraylarda, muhteşem şaşaalı merasimlerde onca mücevherlerle donanmış vaziyette kraliçenin siması her gün her an farklı haber ve magazinlerle adeta bizimle beraberdi. Ailesinin, evladının olumsuz haberlerinin devamlı ortalıkta dolaşıp durmasını kimse istemez. Ama kraliçenin torunlarına varasıya aklınıza gelebilecek hayatlarındaki bütün detaylar yıllarca hep göz önünde her zaman insanların dilinde oldu. Bence kraliçe olmanın en zor yanı da bu olsa gerek. Devamlı dikkatli, tetikte, her zaman başkalarının gözü önünde bir ömür geçirmek kolay değildir.
Daha çok kadın lazım
Kraliçemiz öldü ama dünyamıza onun gibi güçlü, sağlam, sabırlı duruşlu daha çok kadın lazım. Dünyanın her yerini sarıp sarmalayan bu zor yıllarda insanlığın merhametli, şefkatli kadın dokunuşuna gerçekten çok ihtiyacı var diye düşünüyorum. Ülkeleri barışla, huzurla idare eden, çekip çevirebilen daha çook kraliçeler gerekli. Çünki, kadın kısmı savaştan, şiddetten nefret eder. Anne olduğundan öldürmeye kıyamaz, yaşatmak ister. Anneler fedakardırlar, kendilerinden önce başkasını düşünürler. Kadın kısmı çalışır, üretir, pişirir, temizler… Çevresini güllük gülistanlık eder. Anneler terbiye eder, evladından başlayarak toplumu şefkatle merhametle disipline sokar. Kadını bozarsanız toplum bozulur. Bundan sonra bütün politikacılar, komutanlar kadınlar olsun… ülkeleri kadınlar yönetip kanunları kadınlar koysun desem dünyamız nasıl olurdu acaba.
Meramımı biraz açayım, geçenlerde Avustralya’da tesettürlü bir hanım, milletvekili olmuş diye haber oldu, sevindik. Ama bu normalinde olması gerekendi. Saçları açık kadınla kapalı kadınların hakları her zaman aynı olmalıydı. Nihayetinde ikisi de insan. Bilmem kaçıncı yüzyıla gelmişiz, teknoloji, bilim, teknik ilerlemiş, iyi hoş ama kadın haklarıyla ilgili konular olduğu yerde sayıyor. Dünyanın birçok yerinde kadınlar yeterince güvende, hakiki manada özgür ve rahat değiller diye düşünüyorum. Doğrusu kadın ne isterse, nasıl isterse giyinecek, buna hiç kimse karışmamalı. Fransa’ya gidiyorsun, polisler plajdaki örtülü kadının zorla başını açıyorlar. Başka yerlere gidiyorsun dışarıda kara çarşaf takmaya, burkaya zorluyorlar. Kim bu kuralları, kanunları koyanlar. Kadın şarkı söyleyip filim çevireceğinde soyup soğana çevrilince mi özgür sayılıyor. Kadını neden kendi tercihiyle baş başa bırakmıyorlar. Bunları konuşarak, tartışarak evrensel bir çözüm bulunması lazım diye düşünmeden edemiyorum. Allahualem, Avustralya’daki kanunlarla kadın hakları biraz korunmuş vaziyetteler. En azından ev içi şiddet olaylarına hemen müdahale edebiliyorlar. Ama, birçok ülkede kadınlar savunmasız, korunmasız. Acımasız erkeklerin hükmü altında çok zor şartlarda hayatlarını sürdürmeye çalıştıklarını hep görüyoruz. Müslüman dünyasına baktığımızda kadınlarla ilgili Kur’an-ı Kerim hükümlerini hep erkekler açıklamışlar. Peygamber efendimizin kadınlarla ilgili mübarek hadislerini hep erkekler yorumlamışlar. Bilhassa kadınlarla ilgili Peygamber efendimizden en çok hadis rivayet edip bilgi aktaran Ayşe annemizden bahseden, onun anlattıklarından haber veren bir -iki kişi dışında ne konuşanı ne de kitap yazanı görmedim, bilmiyorum. Müslüman kadının cahil olmasından kimseye fayda gelmez yani. Oysa dinini veya dinsizliğini yaşama hakkı kadının kendi tercihine kalmış bir şeydir. Müslüman kadınlara acilen kadın alimeler de lazım. Müslüman kadınlara, dini baskı aracı olarak kullanmadan dürüstçe öğretip anlatacak bilgin anneler lazım. Kuran- ı Kerimi kadınların perspektifinden yorumlayıp, yazan, okuyan, açıklayan adil kadınlara ihtiyaç var. Erkek düşmanı olarak algılanmak istemem, evlatlarım, eşim, kardeşlerim, akrabalarımla hayatlarımız onlarsız olamaz. Ama Kraliçemizde bu dünyadan göçüp gidince kadın haklarıyla ilgili endişelerim yine aklıma geldi. Dünyamızın her konuda her yönden güçlü becerikli kadın dokunuşlarına acil ihtiyacı var diye düşünmeden edemiyorum, ne dersiniz?