Anasayfa / / Kemal Serdar – Yozluk

Dunya News
Kemal Serdar – Yozluk

Güncelleme: December 24, 2018 01:07

Warning: Undefined array key "viewsMobileVisible" in /home/dunyaco1/public_html/wp-content/themes/haberadam/single.php on line 469

Kemal Serdar – Yozluk

ABONE OL

News

December 24, 2018 01:07

BEĞENDİM

ABONE OL

News

Son aylar içinde Türkiye’ye ilişkin pek fazla birşeyler yazmadım ve öyle de devam edeceğim. Ama bazı şeyler, kimi gerçekleri tetiklerse ve bir iz düşümü yaratırsa bize de bazı yorumları yapmak düşüyor.

İşte bunlardan biri geçen hafta oldu ve yazar, şair Ahmet Telli, Hacettepe Ünüversitesi’nde bir Kitap Topluluğu’nda yapmak istediği konuşması engellendi ve kendisi tehdit edildi. Bu duruma her şeyden önce neden ilgi duyuyorum? Çünkü Sydney’deki tek Kitap Kulübü’nün çalışmalarına aktif olarak katılıyorum ve katılanlarla her ay değişik konularda keyifli konuşmalar yapıyor, güzel sanatların hemen her alanında, çoğunca edebiyat konusunda yazar ve şairlerden bahsediyor, edebiyatın anlamı ve değeri üstüne güzel tartışmalar yaşıyoruz. Hatta, kimileyin bu toplantıların sanki daha sık yapılması konusunu dile getiriyoruz.

Ahmet Telli konusu haberlerde yer alınca, Aralık ayındaki Sydney Kaktüs Kitap Kulübü toplantısında bir arkadaşımız, daha yeni geldiği Türkiye anılarından bahsederken, bizim burada bazen sayıca çok olmadığımız konusundaki serzenişlerden sonra söz alarak, Türkiye’de bir üniversitede katıldığı kitap söyleşisinden dem vurarak, bizim sayımız bile oradan daha fazlaydı gibi bir yorumda bulundu.

Şİmdi anladığım kadarıyla Telli’ de buna benzer bir toplantıda bulunmuş ama demokrasi sever ülkemiz, onun konuşmasından rahatsız olmuş besbelli! Ve kendisi, dışarıda taksiye gidene dek defalarca tehdit edilmiş.

Telli’nin Sydney’de Auburn Belediye salonundaki ziyaretini, sözcükleri tane tane dile getirişini, vakar ve ağırbaşlı duruşunu, imzaladığı kitaplarını bugünkü gibi anımsıyorum.

Ülkenin son 16 yıldır içinde olduğu durum, tam anlamıyla, başta kültür alanında bir ‘yozluk’ dönemini ortaya koymaktadır. Bunun başka türlü tarifi yok gibi. Düzey, yozluk olunca ve buna başta yönetim ve sistemin ilgili kurumları aynı perdeden çalınca bu benzetmenin daha hafifinin olmadığı da açığa çıkıyor.

Yapılanların, uygulanların kısaca sistemin her alanda tam anlamıyla bir faşizm olgusunu yaşadığı su götürmez artık. Sistem yavaş yavaş tüm ağları birer birer örerek ‘sözde’ parlamenter sistemin olduğu, ‘sözde’ demokrasinin olduğu bir ortamda insanları olabildikçe bir cendereden geçirip, istediği gibi herşeye ayar yapıp, aymazca ve yozlukla dümenini sürdürmenin derdinde.

Bunları yazarken, bir taraftan aklıma, birkaç gün önce izlediğim bir film geldi. Roman Polanski’nin ‘The Pianist’ filmi, Almanya adlı ülkenin nasıl adım adım faşizmini kurduğu ve yozluğunu ortaya serdiğini, bir ailenin ve pianist üyesinin hikayesinden anlattığı savaş öncesi ve sonrası evrelerini, insani dozunu da ekleyerek ders verircesine anlatıp, gösteriyordu.

Ne olursa olsun, hiç bir despot ve faşist, tarihe çok kanlı bir bilanço bırakmadan gitmez… ama gider sonuçta…

Warning: Undefined array key 8 in /home/dunyaco1/public_html/wp-content/themes/haberadam/single.php on line 733

Tarihe baktığımızda, değişik ülkelerin geçirdiği evrelere baktığımızda, insanoğlunu ayakta tutan en güçlü ve sağlam etkenin sanat, edebiyat ve müzik olduğu ortadadır.

Onun için bizim ‘elit’ kültürümüzün de Ahmet Telli gibi yazar ve şairlere destek olması, sahiplenmesi şarttır, elzemdir. Son 16 yıldır süren ‘yoz’ düzen kendi elitlerini yaratamadığı için, kendi kültürü olmadığı içindir de biraz bunlar oluyor, daha da saldırganlaşıyor. Çünkü gerçek sanat, müzik ve edebiyat her zaman muhaliftir, düzen için değildir uğraşı. Yöneticiler çoğunca her sistemde ve ülkede, sanatçı ve yazarları, elitleri kendi dümenleri altına almak isterler. Ama bunun ne nafile bir uğraş olduğunu bilmezler. Binlerce yıldır, belki de yazılı tarihten bu yana, tüm edebi yazıtlar, tüm sanat ürünleri, aslında düzen ne olursa olsun, hangi delilikle donanırsa donansın, ayakta kalanın gerçek sanat ve edebiyat olduğunu anlatır, yazar.

Heyhat ki, bu uzak ülkenin despot ve yozlukla içiçe olan bu sistemi de bu gerçekleri er geç öğrenecektir. Ama bu yarın olmasa da, belki yarından da daha yakın olabilir.

2018 yılının bu son haftasında daha güzel şeyler yazmak, ülkenin ve dünyanın önemli olaylarını özetleyip bir kaç yorum yapmayı tercih ederdim.

Bu yılı bitirirken, tüm okuyucularıma 2019’da daha güzel, sağlıklı, özgür ve mutlu bir yeni yıl dilerim.Kutlayanların Noel bayramları için de en iyi dileklerimi sunarım.

Sydney-Avustralya

Dünya, 25 Aralık 2018