Anasayfa / / Kemal Serdar – Turizm deyip geçmemek!

Dunya News
Kemal Serdar – Turizm deyip geçmemek!

Güncelleme: December 3, 2018 06:15

Warning: Undefined array key "viewsMobileVisible" in /home/dunyaco1/public_html/wp-content/themes/haberadam/single.php on line 469

Kemal Serdar – Turizm deyip geçmemek!

ABONE OL

News

December 3, 2018 06:15

BEĞENDİM

ABONE OL

News

Son aylarda yaptığım bir aylık Avrupa gezisi ve emeklilik sonrası yaşam konusunda edindiğim deneyim, ilgi alanları ve yapılacaklar anlamında ve bildiğimi sandığım konularda birçok yeni şey öğrendim.

İnsanların başka ülke ve yaşamları gezip dolaşmasıyla öğrenecekleri alanların değeri zaten bilinen gerçeklerdendir. Özel olarak, başka ülkelerde sadece serbest zamanlarda dolaştığım sokak ve caddelerden hiçbir kitapta olmayacak denli yaşam deneyimleri edindim. Zaten bir ülkeyi dolaşıp gezmenin ötesinde, en zengin ve donanımlı kazanımın o ülkenin sokakları olduğu, serbestçe dolaşmanın, herhangi bir programa dahil olmadan özgürce takılmanın getirileri bellidir.

Bu işin bir de başka tarafları vardır ve bu da, turizmin, turistin o ülkelere yansısı, etkisidir.

Bacasız fabrika diye adlandırılan turizm, ayrıca kimi ülkelerin kaldıramayacağı denli tahribatlar ve zararlı etkiler yapabilmekte, çevre ve doğaya büyük etkilerde bulunabilmektedir. Edindiğim son bilgilere göre bu etkilerden, nüfusuna kıyasla en fazla etkilenen ülkelerin başında Hırvatistan (4.2 milyon nüfusa oranla yılda gelen turist sayısı 57.6 milyon ve oran yüzde 1380.78), İzlanda (334.250 bin nüfus, 1.9 milyon turist, oran yüzde 565.74) ve sırasıyla Macaristan (9.8 milyon -53 milyon – %538.71), Danimarka (5.7 milyon – 28.7 milyon -%500.64), Fransa (66.9 milyon – 202.3 milyon – %303.36), Çek Cumhuriyeti (10.6 milyon – 30.9 milyon -%292.71), Singapur (5.6 milyon -16.4 milyon – %292.55), sonra Kıbrıs, Yunanistan ve İspanya gelmekte.

Salt bu rakamlardan, ülkelerin yıllık bütçelerine turizmin yaptığı katkı sanırım anlaşılır. Bu, bir bakıma gelişmenin, modern olmanın, tesis alt yapısının, otel ve yeme içme binalarının yeterliliği, o ülkenin kendisini tanıtmak için ortaya koyduğu çaba ve paranın karşılığı diye de anlaşılabilir. Dünya ülke ve vatandaşlarının artan gelir ve düzeylerinin yanı sıra ekonominin buna uygun ortamla geliştiğini, dünya savaşlarının göreceli olarak daha az olması ve insanların tatil olanaklarını değerlendirmeleriyle de baş başa gittiği savlanabilir.

Öbür yanda, gelen turistin artmasıyla alt yapının ve doğanın, yaşam biçiminin olumsuz etkilenişi ve bir yerde geri dönülemez olumsuzlukları yansıtmasıyla kimileyin haber bültenlerine konu oluşturabilmektedir. Ayrıca kimi ülkeler için bacasız fabrikalar artık istenmemektedir ve ora halkı bunu protesto edip daha da başka ve oraya özgü nedenlerle karşı durabilmektedir.

23 Ekim tarihli bu köşemdeki yazımda tek başına Venedik şehri ve Türkiye açısından benzeri rakamlar paylaşmıştım. Buna göre nüfus durumlarına kıyasla her iki şehir ve ülkenin turist sayısı da büyük ve ilginç farklılıklar taşımaktadır. Türkiye yıllık 30 milyon dolayındaki turist sayısıyla ancak Danimarka ve Venedik arası bir çizgi yakalayabilmektedir.

Şu notu da eklemekte yarar vardır ki, o da, Avrupa’nın çoğu ülke ve şehirlerinde görülen ve eski yapı ve tarihsel alanları koruma anlamında bir anlayışı ne yazık ki Türkiye’nin yakalaması, hele de insani tavır ve duruş sergilemesi ne yazık ki beklenemez. Tüm bu anlayışı ve duruşu, ülkenin tepetaklak giden hemen çoğu alanda yeniden olumlu bir anlayışa getirmesi maalesef çok zor gözükmektedir. Türkiye’de katıldığım birçok tur rehberlerinin anlatım ve yorumlarından da zaten bunları anlamak olasıdır.

Hamasilik anlamında çok iyi olunduğu için yapılan en büyük atılım (!) tarihi bina ve yerleşkelere kocaman bayraklar asmak, o alanların içlerine ucube, betondan ve ne anlamı olduğu anlaşılmayan yapılar yapmak. Ayrıca benzeri kimi turizm yapılarının içinde parasız sergilenen tarikat ve propaganda türünden hükümet ayarlı, kalitesiz ve anlamsız dergi ve gazeteler sunmak. Ülkenin tarihsel ve coğrafik güzelliklerini ve turizm potansiyelini düşündüğünüzde, sanki yüz milyon civarında bir turist sayısı beklemek normal gibi gelirken, her şeyin birbirine bağlı olduğu gerçeğinden bakıldığında, politik ve gittikçe Ortadoğulu olma yapısıyla ve bağnaz tutumuyla yerinde saydığı, hatta gerilediği bile savlanabilir.

Warning: Undefined array key 8 in /home/dunyaco1/public_html/wp-content/themes/haberadam/single.php on line 733

Kanımca her ne olursa olsun ülkeler, her olumsuz etki ve durumlara karşın, yine de turizmden gelecek gelire bel bağlarlar ve gelen turistlerin rahatlığı ve konforu için her şeyi yapmaktan kaçınmaz, olumsuz etki ve davranışları önlemek ve daha iyi planlar yapmak derdinde olurlar. Örneğin, yüksek turizm sezonunu, çok kalabalık tarih ve günleri-haftaları atlayarak hem ekonomik hem rahatlık anlamında uygun başka zamanlara yoğunlaşmak isterler.

İnsanların tatil derdi ve olanağı oldukça, turizmin anlamı ve etkileri konusunda düşünmenin de gereğiyle, okuyuculara en iyi tatil dileklerimi sunuyorum.

Sydney-Avustralya

Dünya, 4 Aralık 2018