DAYANIŞMA GECESİ
24 Haziran seçimleri için Sydney’de çoşkulu ve güzel bir katılımla yapılan HDP ile dayanışma gecesi, başlıkta özetlenen sözle anlam kazandı. Bilindiği gibi bunu, 7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde Selahattin Demirtaş söylemişti.
Bu geceye katkı sunan kurum ve organizasyonlar olarak Sydney Demokratik Aleviler Birliği, İnsan Hakları Derneği Avustralya Şubesi, Kültürel Paylaşım Korosu, Sydney Demokrasi Platformu ve NSW Demokratik Kürt Toplum Merkezi anıldı.
3D!
Franko’nun 3F’si gibi, bilindiği gibi baştaki zorba da son 16 yıldır 3D’yi kullanmaktadır; din, darbe ve dayatma olarak. Mutlaka bunlara hırsızlık, yalan-dolan, haksızlık, zulüm de eklenebilir.Bu nedenle 24 Haziran 2018 seçimlerinin büyük önemi vardır her açıdan. Yapılan açıklamada, durumun kendisinin doğayı, insanı ve toplumu katletmesi olarak değerlendirilmesi var.
ADAYLAR
Böylesi durumlarda mutlaka her partide olası aday olma ve gösterilmeme sıkıntıları vardır. Kimi durumlarda bu kaçınılmazda. Genel yorum ve değerlendirmelere bakılırsa CHP adaylarının belirlenmesindeki gerici ve sol yapılanmaya karşı sözkonusu duruma kıyasla, okunan açıklamada şu bilgiler önem kazanıyor: ‘HDP, adaylarını belirlerken sosyalist soldan, kadınlara, engellilere, sivil toplum örgütlerine, farklı etnik, dinsel ve mezhepsel kökenlilere titizlikle yer açmış ve çok zor bir ittifakı HDP’de buluşturabilmiştir. Yine HDP, 600 milletvekili adayının 230’unu kadın aday olmak üzere, yüzde 38 oranıyla en çok kadın milletvekili adayı gösteren partidir ve 18 ilde birinci sıradan kadın aday göstermiştir’.
Bilindiği üzere Avustralya’da da iki büyük parti bu konuda büyük farklılık göstermektedir. İşçi Partisi, kadın aday için kota koyarken, Liberal Parti, bakan düzeyindeki kadınları bile harcamaktadır ve kota kıstasına kesinlikle karşıdır. Bu federal hükümet şu anda, en az kadın bakanla (5) temsil edilmektedir.
MUHALEFET
Okunan açıklamada önemli bir başka konuya daha dikkat çekilmektedir. O da CHP nin tavrıdır. Bahsedilen ; ‘..en büyük engel ise HDP’nin barajı aşmasıdır. Barajı aşmamasıyla en azından 60 milletvekilinin AKP’nin eline geçmesi, dolayısıyla tek adam rejiminin garanti altına alınması demektir’. Devamla ‘ ..ancak CHP’nin diğer partilerle oluşturduğu sıfır baraj ortaklığında HDP’nin dışarıda bırakılması, matematiksel olarak tek adam rejiminin engellenmesini çok ciddi bir risk altına sokmuştur’
DURUM
Ekonominin gittikçe can cekiştiği ve paranın resmen ‘pul’ olduğu bir ortamda artık bu despot yönetimin ülkeye ve insanlarına vereceği hiç bir şey yoktur. Anti demokratik yöntemlerle 3. büyük partinin eşbaşkanı henüz doğru dürüst neyle suçlandığı bile belli olmayan ortamda birbuçuk yıldan fazladır içeride zorla tutulmaya devam edilmektedir. Kaldı ki halkın oylarıyla seçilen neredeyse tüm HDP’li belediye başkanlarının da kayyım yoluyla işlerinden atılmaları, hapis yatmaları ve böylece demokratik bir çalışmaya bile katılamamaları sözkonusudur. İnsanların en sıradan gerekçelerle ve komik denecek yollarla hapis yatırılmaları, aklı başında, düşünen hemen herkesin dikkatinden nasıl kaçar? Fırsat eşitliği ve her parti ve başkanının aynı haklarla böylesi bir seçim çalışması yapması olası değildir.
Anlaşılıyor ki, artık bazı şeyler kemiğe dayanmaktadır ve insanlar kendilerini yakma ve çıldırma noktasına gelmiştir.
16 yılda ülkenin geldiği yer, bir nokta bile değildir ve tam anlamıyla Ortadoğu ülkesi olmuştur.
İnsan hakları tam anlamıyla dumura uğratılmış ve özgürlüğün anlamı, yere tükürülme noktasında anlaşılıp kıyaslanmaya çalışılmıştır.
SEÇİMLERİN MEŞRUİYETİ
Bakar mısınız şu duruma. Avrupa Parlamentosunun bir grubu var, “Seçim İzleme Grubu”.
Bu grup AB ülkeleri ile AB ile ilişkisi olan ve üye olmasa bile, AB ile görüşmeleri devam eden ülkelerdeki seçimleri izlemek üzere bir heyet gönderiyor.
“Seçimler dürüst mü, demokratik mi, evrensel hukuka uygun mu, eşit mi, seçme ve seçilme hakları yerinde mi, adil mi” gibi ölçülerle hareket eden bu heyet, seçim günü o ülkeye gidiyor ve pek çok yerde gözlemde bulunuyor.
Aynı grup daha önceki seçimlerde her zaman Türkiye’ye geliyor.
Ancak, bu kez gelmiyor. Gerekçe; “OHAL altında yapılan bir seçim seçim olmaktan çıkmıştır. Ayrıca, seçimlerde eşitlik yoktur. Cumhurbaşkanı adaylarından birinin hapiste olduğu bir seçimde, adalet aramak boşunadır. Seçimde gizli oy, açık tasnif olsa bile, seçimin meşruiyeti bu şartlarda kaybolmuştur”.
Daha fazla ‘laf’ı güzaf’ eylemeye hiç gerek var mı?