• Dunya News
  • Kemal Serdar – 36 yıllık bir dönem

Kemal Serdar – 36 yıllık bir dönem

ABONE OL
July 16, 2018 07:20
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Genel kanı ve bilgiye göre Avustralya’da insanlar her 8-10 yılda bir iş değiştiriyorlar. Bu satırların yazarı ise, aynı işe tam 36 yılını verdi.

Asıl konu, Kaktüs Kitap Kulübü’nde 9 Temmuz akşamı yaptığım bir sunumla, deyim yerindeyse profesyonel mesleğimde geçirdiğim 36 yılın kısa bir özetini ve içinde bulunduğum kurumdaki yıllarımın biraz arka planını vermeye çalıştım, katıldığım proje ve raporlardaki konumumu, nerede olup neyi başarmaya çalıştığımı, karşılaştığım zorluk ve ayrımcılıkları, toplumun iç yapısını, asıl konumunu vermeye çalıştım. Çok kültürlü kütüphane servisinin neleri kapsadığı ve nereden nereye geldiği ve de gideceği ortaya konuldu.

Kaktüs toplantısına katılan değerli arkadaşların birçoğunun (doğal olarak) biraz da sürprizle karşılaştığı şeyler söylemiş oldum. Ki, bunları bana sordukları sorulardan ve ayrıntıları öğrenmek istemelerinden çıkardım. Nasıl olur da “(Halk) Kütüphane(si) gibi birçok kurumdan biraz daha rahat bir ortam diye düşünülen yerde bu kadar zor, sıkıntı, ayrımcılık ve kültür alanında mücadele olur?” anlayışı yatıyordu haklı olarak.

Öncelikle, bu köşeden, bu toplantıya katılan ve bana destek sunan, anlayış gösteren, konuların arka planı için soru soran, hatta kimi konularda benimle aynı düşünceleri paylaşmayan, bundan sonraki yaşamımda başarılar dileyen tüm arkadaşlara en içten teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Biliyorum ki, hepsi, hem bu toplantılara katılarak, düşünce ve sunumlarını ortaya koyan, paylaşan, bilgi veren, güzel ve sıcak bir kültür ve bilgi tartışma ortamını sağlayan, katkı sunan arkadaşlar olarak samimi ve içten davranmışlardır. Zaten bu samimi ve demokratik ortamdır ki Kaktüs, yaklaşık 4 yıldır devam ediyor. Ve sorulduğu anlamda kaç kişinin katıldığı gibi bir soru bizim asıl konumuz değildir.

Bir kez daha buradan bildirmek isterim ki, bu toplantılar devam edecek ve ben de bu dostluğun bir parçası olacağım, elimden geldiği kadar, sıradan bir okuyucu olarak davranacağım, katkı sunmaya devam edeceğim.

Bir halk kütüphanesinde geçirilen 36 yıla sığacak denli olay ve gülünecek, ders alınacak, kızacak, alınacak ve ayrımcılıkla karşılaşılan onlarca durum ve gerçekliği içten bir biçimde arkadaşlara aktarmaya çalıştım. Benim için zor bir sunum oldu ama bunun zorluğunu hissettirmemeye, duygulanmamaya çabaladım. Bir anlamda benim son ve resmi toplantım idi ve ben karşımda, beni sorgulayacak ve zor sorularla terletecek bir ortam bekledim. Soruların bir kısmı, kesin hatlarla yanıt verilemeyecek türdendi. Anlaşılamayan ve sürprizle karşılaşılan konuları, konunun özüne sadık kalarak vermeye çalıştım. Kişiler konusunda fazla bir polemiğe girilmedi, zaten amacım da bu değildi. İnsanlar ve belirli konumdaki yöneticiler, hak ettikleri ölçüde deşifre edildi, isim verildi. Ama, yıllara dayanan ve artık tarihe mal olmuş bu olayları, gelişmeleri, tam da bu anlamda kronolojik bir sosyal anlatımla ve objektiflikle vermeye çalıştım. Ola ki kimi açıklamalarım, bazı arkadaşlarda, yok ya, bu kadarı da olmaz… gibi bir durum yaratmış olabilir. Toplantıda da dediğim gibi, açıkladığım ve değindiğim konuların hemen hepsinin kanıtı ve belgesi var ya da bunlar kolayca edinilebilir, sağlanabilir.

İstedim ki, ortaya tam anlamıyla açıkça ve serbestçe bir 36 yıl özeti çıksın ve herkes, alacağını alsın, öğreneceğini öğrensin, üstelik sahibinden! Sonuçta, bu kadar yıl içinde biriktirdiğim ve benimle yaşayan, yaşayacak olan birçok konu, olay, kişi ve olgu var. İyisiyle kötüsüyle birçok alanla ilgili oldum, Türkiyeli toplumun sosyal, kültürel, politik ve kurumsal alanlarında (uygunsa) top koşturdum, tavır koydum, görüş bildirdim, rapor ve komitelerde görev aldım, moderatörlük yaptım, dernek ve kurumlarda, profesyonel, resmi ve sosyal kurumlar ve oluşumların üyeliği ve sorumluluğunu aldım.

Her insan için geçerli olan yanlışlık ve hataları da mutlaka yapmışımdır, ya da sonradan bunların hesabıyla kendi kendimi sorgulamışımdır. Yaşamımda düzgün olan ve yaptığı işi hakkıyla yapmaya çalışan biri olarak bu değerleri ve anlayışı mesleğimde de uygulamaya çalıştım (başarıp başaramadığım, benim yanıtını vereceğim soru değildir). Biraz da bu açık sözlülük ve doğruya doğru, yanlışa yanlış tavrım nedeniyle gelmem gereken pozisyonlara gelememişimdir ve bu bir şekilde açıklanmıştır. Etnik kökenden gelen bir kişinin hemen her kurumda yükselmesinin önü bir biçimde engellenir. Bunu, birçok aynı konumda olan tanıdık ve arkadaş çevremden de biliyorum. Kendi adıma, gözetmenini (supervisor) hem de iki kez resmen şikâyet eden, hemen ertesindeki toplantıda, aynı şeyler tekrarlandığında yine şikâyet edeceğini yüzüne söyleyen başka biri var mıdır, pek bilmiyorum.

Avustralya’da halk kütüphanelerinin belli bir ağırlığı vardır. Sydney’deki Auburn (şimdilerde Cumberland Belediyesi) halk kütüphanesindeki çok kültürlü servisler yıllarca en üst seviyede olmayı başardı ve birçok istatistikte ilk 4 halk kütüphanesi arasındaydı. Umarım bu etkisini ve yerini korur ve gerek Türkiyeli gerek diğer toplumlara beklenilen servisleri sunar.

 

 

En az 10 karakter gerekli