KAYITSIZ KALAMADIĞIMIZ GERÇEKLER

KAYITSIZ KALAMADIĞIMIZ GERÇEKLER

ABONE OL
July 4, 2024 01:30
KAYITSIZ KALAMADIĞIMIZ GERÇEKLER
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Avustralyalı editör, yazar ve aktivist Julian Assange oniki yıllık esaretten sonra evine döndü haberine çok sevindim. O yıllar önce WikiLeaks haberleriyle gündemimize düşmüştü. Yöneticilerin veya zenginlerin yaptığı bütün pislikler onun sayesinde ortaya döküldü. Sonrasında önemli başka şeyler gibi bunlar da unutulur gider sandım. Malum günümüzde her an daha önemli başka olaylar ortaya dökülse de her şey sonradan unutulup gidiyor. Ama Julian Assange’nin olayı farklı oldu. Gittiğim en uzak parklarda, hiç ummadığım yollarda, dünyanın her yerinde “Julian Assange özgürlük” yazısını çok gördüm. İşler kızıştığında birçok insan onun serbest bırakılması için yıllarca protestolar yapmaktan hiç durmadılar.  Oysa dünya da ona benzemedik hapislerde suçsuz yere ömrünü tüketen, derhal serbest bırakılması gereken ne kadar çok masum insanlar var. Ama Julian’ın başardığı işe sahip çıkan sempatizanları adını dağa taşa yazıp hiç unutturmadılar. Ne güzel Julian kurtuldu ve evine döndü darısı diğerlerinin başına olsun İnşaallah.

    Bir zaman Tayland da yaşayan birisi aracılığıyla talebe bir kızla tanıştım, tertemiz çocuğun siciline terörist yazmışlar. Hapse girerim korkusuyla memleketine gidememiş tee pandemi zamanında İtalya ya geçmişti. Onun aracılığıyla memleketinden Yunanistan’a kaçmak zorunda kalan iki avukatla tanıştım. Yeni mezun avukat hanımı hapishanede işkenceye maruz kalmış birisinin davası için yolluyorlar. Oradan kızın başı derde giriyor. Tutuklanacağını fark edince bir gecede sevdiğiyle soluğu Yunanistan’da alıyorlar. İki üç yıl oradan başka bir Avrupa ülkesine göçmek için çok uğraştılar. Çaresiz hanım önden gitti eşi bir yıl sonra çok zorluklarla hanımına kavuşabildi. Yani memlekette büyük emeklerle yetişmiş tertemiz pırıl pırıl gençlerimiz telef olmuşlar, kafileler halinde yurt dışına akıyorlar. Ne ki şu an Avrupa’da ailelerinden sevdiklerinden uzakta iyiler diyelim. 

    Ülkeden kaçamayanların akıbeti daha kötü durumda. Hücre cezası almış bir binbaşının ailesiyle tanıştım. Devletin büyük emeklerle yetiştirdiği sicili tertemiz bir binbaşı devletine ihanet eder mi? Ömür boyu hücre cezası almış bir binbaşıya ne yapabilirim diye çok düşündüm, elimden mektup yazmaktan başka bir şey gelmedi. Ona moral verecek gayet uzun şirin bir mektup yazdım yolladım. Her hafta görüşemediklerinden ve mektup inceleneceğinden binbaşının eline iki ay sonra ulaşabildi.  Ama size bu satırları yazmama sebep olan olay yüreğimi çok acıttı. O binbaşının on yaşlarındaki kızı geçenlerde babasına gizlice taze dut götürmüş. Mahkum ziyaretlerinde kontroller çok sıkı olduğundan, iç çamaşırlarına kadar arandıklarından çocuk taze dutu ağzında saklayıp ta babasına gizlice iletmiş.

   Daha önceden İmam hatip öğretmeni bir hanımı nezarete alıyorlar, arıyoruz diyerek saçını başını her yerini açıyorlar, hanımın ağlayarak anlattığını yazmıştım. Zaten kocası KHK’lı diye suçsuz yere yedi yıl hapis yatıp çıkmıştı.” Abla bizi yıldırmaya çalışıyorlar, ama bir yere gitmek yok bu ülke bizim” diye dert yandı. Geçenlerde tanıdığım başka bir hanımdan haber geldi. Karakola çağırıp üç gece nezarette tutup serbest bırakıyorlar. Sebep, bilinmiyor, şüpheli. Memleketinde tarlada çalışan köylü, yaşlı bir hanımla yollarımız kesişti, çocukları torunları vardı, “bir sene hapis yattım” dedi. Ortada bir suç yok, insanları tutup götürüyorlar, savunacak avukatları yok.

 Tarlada başka bir teyzeye rastladım, yanına küçük torunları Hollanda’dan gezmeye gelmiş. “Hani anneleri” dedim, çocukların anneleri iki yıl önce çocuklarıyla tatile geldiğinde havaalanında tutuklanmış, çıkıp kurtulup, Hollanda’ ya evine geri dönesiye kadar altı ay hapis yatmış. “Artık kendisi korkudan gelmiyor torunları yolluyor” dedi. Bu nasıl düzen, bu ne biçim bir sistem herkes kendisini kurtarmanın derdinde ve hiç kimse bir şey yapamıyor, akla zarar işler.

   Çok yakın bir tanıdığım İzmir havaalanında bir cafe’de uçağını beklerken yandaki masada oturup konuşanlar dikkatini çekiyor. Dört kişi oturmuşlar sesli sesli ellerindeki listelerden “Frankfurt’an üç yolcu bekliyorum tutuklanacak… Essen’den iki kişi bekliyorum… benim listemde beş kişi var..” diye konuşan insanlar görüyor bana haber verdi.  Amerika’dan evine ailesine gelen bir arkadaşımı böyle havaalanında tutukluyorlar. “Pembegül hanımcığım bize “terörist” dediler kocamla donduk kaldık. Avukatla polis akrabamızın desteğiyle iki haftada zor kurtulduk. Ertesi sene ne olur ne olmaz diye eşimle farklı günlerde uçağa ayrı ayrı bindik. Bu sefer bana bir şey olmadı eşimi tutukladılar. Bir hafta uğraşıverdik, bu ne yaa” dedi.

   Bu işler memleket tarafında böyleyken Avustralya resmi dairelerine göre sicili tertemiz, hayatta suç işlememiş birçok insan memleketine yıllarca rahatça gidemiyor. Çünkü tutuklanma tehlikesi çok yüksek. Kendi aramızda bunu pek dile getiremesek de bu bir gerçek. Çok özlem çekenler ana-babasıyla Tayland’da, Gürcistan, Bulgaristan gibi aklına esen ülkelerde buluşup hasret gideriyor. En yakınına kavuşamadan Rahmetli olanda, depresyona düşen de çok. Şu anda yazdıklarımdan daha çok yazmadıklarım var. Kimse benim tuzum kuru demesin derim. Uzaydan birisi gelip bu işleri düzene koymayacağına göre aynı Julian Assange olayındaki gibi yapılan haksızlıklara hep beraber tavır koyup “durun” demenin çarelerini bulmamız çok elzem diyecektim. 

Pembegül Abla

Yazar Hakkında

PEMBEGUL ABLA MELBOURNE

En az 10 karakter gerekli