0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Merhaba değerli Dünya okurları

Dünya’nın her yerinde olduğu kadar Türkiye’de de çok yoğun, yoğun olduğu kadarda sürprizlerle dolu bir dönemden geçiyoruz. Sürprizler seçimlerle ilgili. Bir yandan adayların yarısı son hız devam ederken, verilen vaatlerin haddi hesabı yok. Suyun, elektriğin, gazın o beldeye, şehre, kasabaya kim tarafından nasıl getirildiğinden tutun, alt yapı, üst yapı sözleri gırla gidiyor. Alışkın olmadığımız şekilde liderler yerel seçim turlarına çıkıyor. İl il belde belde dolaşıp birbirlerini karalamaya çalışıyorlar. Kendilerinin daha doğrusu kendi adaylarının ne yapacağından çok, diğer adayların ne yapamayacağı üzerine mitingler yapıyorlar. Memleketin, şehirlerin, her yerde artan nüfusun çığ gibi büyüyen sorunları adeta gelecek genel seçimlerin provası olarak görülen siyaset tuzağında arada kaynayıp gidiyor. Toplum gene de umudunu kesmemiş olacak ki, çarşı Pazar gezen adaylara sempatiyle yaklaşıp sorunlarını anlatıyorlar. Medyanın adım adım takip ettiği üç büyük şehir adaylarının plan projelerini bekliyor halk, sorunlarına ileride bir çözüm var mı diye ama pek olumlu bir profil çizmiyor adaylar şimdiye kadar. Bir çoğumuzun seçim rüşveti olarak gördüğü sebze meyve ucuzlatan Tanzim satışlarda artık ikna etmiyor vatandaşı. Üreticiden üç liraya çıkan domatesi iki liraya satan devlet, aradaki farkı gene vatandaşın ödeyeceği vergiden çıkaracağını söylemese de herkes farkında. En azından dar gelirlinin mutfağına kısa bir süre için bile olsa ucuz bir şeyler giriyor.

Partiler il teşkilatlarına ne kadar hakim

Seçimle ilgili en ilginç ve yok artık dedirtecek gelişme İyi partinin Mersin büyükşehir adayı Burhanettin Kocamızın adaylık başvurusunun belirlenen zamanda akşam saat beşe kadar verilmeyip, adaylık başvurusu yapamamış olması oldu. Bu görevin parti il teşkilatının olduğu ve çok önceden bunun hazırlanıp verilmiş olması gerekiyordu şeklindeki ilk açıklamalardan sonra, bir çok serzeniş, ihanet feryatları yükseldi partililerden, genel başkandan ve Burhanettin Kocamazdan. MHP den İYİ partiye geçen ve seçimi kazanmasına neredeyse kesin gözüyle bakılan bu aday, kim yada kimler tarafından harcandı bilinmez. Ama herkes için gerçekten şaşırtıcı bir gelişme oldu bu yaşananlar. Seçim çalışması için oradan oraya koşan ve kazanma şansı çok yüksek bir adayın başvurusu neden yapılmaz. Parti içinden bir sonuç aranmalı tabi ki. Buradan da şu soru çıkıyor, partiler il teşkilatlarına ne kadar hakim. Artık Burhanettin Kocamaz için bir kaç alternatif var, ya başka bir partinin adayı çekilecek, aynı partiden o aday olacak, yada YSK’nın insafına kalacak. Bekleyip göreceğiz .

Ortadoğu çemberinde yeni bir kuşağa girdik

Bu seçimlerle ilgili söylenecek, yazılacak çok şey var ama ülke gündemi, gerçekleri seçimi ikinci plana atıveriyor. Son bir haftadaki gelişmeler bize Ortadoğu çemberinde yeni bir kuşağa girdiğimizi gösterdi. Suriye konusunda devlet büyükleri oldukça önemli adımlar attılar. Mesela artık Suriyelilere ömür boyu bakamayız denebiliyor. Toprak bütünlüğüne saygılıyız, tabi ki bizim için problemli olan bölgenin de Suriye sınırları içinde olduğu için Suriye tarafından yönetilip, kontrol edilmeli denilebiliyor. Demek ki olabiliyormuş. Hiç kimsenin aşını, ekmeğinin, ABD, RUSYA, İSRAİL tarafından verilmediği gerçeği fikrine sonunda nail olduk. On yıllardır Ortadoğu halklarının kanıyla cebine doldurup, demokrasi çığırtkanlığı yaparken kime fazla silah satıp kardeşi kardeşe nasıl daha çok öldürtürüm diye düşünmekten kafasında çıban çıkan egemenlerin oynadığı oyuna bizde dahil tüm bölge ülkelerini katık etmesi sanırım son buluyor. Kürt, Türk, Arap, Türkmen, Yezidi, o toprakların gerçek sahipleri kendi aralarında bir çözüm bulur, nasıl ki yüzyıllardır bir arada yaşamın ortak noktalarını buldularsa. Yeter ki kimse onun bunun piyonu olup, elli yüz yıllık yıkım planlarının bölge temsilciliğine soyunmasın. Mesela hepimizin bildiği İŞİD belasının doğusundan batısına para, silah, tıbbi malzeme sağlayanlar gibi. Pahalılığa, yokluğa, imkansızlığa doğuştan efsunlu bu toprakların insanları, Türklerde dahil her şeyle bahşedebilir. Kardeş kanına bulanmak dışında. Umarız bu toprakların çilesi biter, hepsi barış içinde yaşamaya devam ederler, insanı şartlarda insan gibi.

Alınan maaşlarla gayet normal yaşanabilir

Ekonomik olarak refah içinde olduğumuz rakamlarla, grafiklerle ispatlı, şahitli artık hepimizin bildiği bir şey. Kişi başına düşen yıllık gelir oranı $11.000 dolar gibi bir rakam yanılmıyorsam. Tek problem bu gelir düştüğü anda gidip yakalamanız yoksa birileri sizin yerinize alıyor ve bize ne bu gelir düştü mü düştü sende havada yakalasaydın diye problem çıkıyor. Genelde çok nankör olmamak lazım, memura işçiye yapılan zam, elektriğe, benzine, doğalgaza gelen zamla orantılı. Yani aslında vatandaş ezilmiyor, hesabını bilmiyor bence. Yoksa alınan maaşlarla gayet normal yaşanabilir. Ha arada dış güçlerin müdahalesiyle iniş, çıkışlar oluyor ama olacak o kadar ne yapalım. Ülkemiz ve halkımız için en iyisini dilemekten başka bir şey gelmiyor elden ne diyelim.

Sevgili eşim Meltem, ‘Emeğine yüreğine sağlık’

Değerli okurlar, Dünya’da geçen haftaki sayıda sizlerin de dikkatini çektiği gibi bazı değişiklikler oldu. Görüntü, sayfa düzeni, logo yeni bir hal aldı. Yaklaşık üç yıldır sizlere hizmet veren Dünya ekibi olarak bizlerde biraz yorgun düştük diyebilirim. Hem diğer işlerimizin yoğunluğu, hem de daha genç, dinamik bir ekibin sizlere daha iyi hizmet vereceği düşüncesiyle bayrağı onlara bıraktık. Bıraktık derken her zaman gönül birliği içinde beraberiz, ama işin mutfağı yeni ekipte artık. Ben yazılarımla mümkün olduğunca yanınızda olacağım. Dünya olarak bakış açısının, tarafsız doğru haberin her zaman takipçisi olacağımızdan kuşkunuz olmasın.

Bu vesileyle başından bu güne kadar ve bundan sonrada gazeteye emeği geçen ve geçecek olan herkese teşekkürler, emeklerinize minnettarım. Özellikle sevgili eşim Meltem sen olmasan Dünya ailesi olarak bir çok şeyin üstesinden gelemezdik. Emeğine yüreğine sağlık.

Toplum olarak değerlerimize sahip çıkıp el vermemiz gerek

Gazetecilik hemen her şeyin tüketim ve para endeksli olduğu, emeğin hiçe sayıldığı günümüzde hiçte kolay yapılan bir iş değil. Özellikle de bizimki gibi başka bir ülkede topluma kendi diliyle hitap edip yayın yapmak, hem maliyet hem de emek olarak çok meşakkatli. Yani biraz, toplumsal destek ve duyarlılık isteyen bir iş. Tüm meslektaşlarımız ve diğer basın yayın organları içinde geçerli sözüm. Toplum olarak bu değerlerimize sahip çıkıp el vermemiz gerek diye düşünüyorum.

Dostça kalın

Yazar Hakkında

admin

Son Yazıları

Yazar'ın Tüm Yazıları

• Avustralya Gündem2024.09.07Eczacılar Daha Fazla Sağlık Sorununu Tedavi Edebilecek
• Avustralya Gündem2024.09.07AFP Uyardı Çocukları Hedef Alıyorlar
• Avustralya Gündem2024.09.07Suç Sorumluluğu Yaşı 10’a Düşüyor
• Avustralya Gündem2024.09.07Shorten giderken HUZURLU olduğunu söyledi