”Her Çocuk Ana Diliyle Gurur Duymalı”
Broadmeadows Milletvekili Kathleen Matthews-Ward ile cuma sabahı Dallas MKS Restoranı’nda bir araya geldik. Buluşmaya Dünya Gazetesi Editörü Mustafa Yılmaz ve Genç Politika yazarımız Dilan Bektaş da katıldı. Görüşmede hem yerel gündem hem de Sayın Matthews-Ward’ın kısa süre önce gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti ele alındı. Röportaj, genç yazarımız Dilan Bektaş tarafından yapıldı.
Yakın zamanda gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti, çokkültürlü topluluklar, eğitime eşit erişim ve yaşlı hakları... Broadmeadows Milletvekili Kathleen Matthews-Ward, bu samimi sohbette hem kişisel deneyimlerini hem de politik önceliklerini bizlerle paylaştı. Gelibolu anmalarından miras dillerin korunmasına, dijital sistemlerde zorlanan yaşlı bireylerden kültürel değerlerin gücüne kadar bu röportaj, insan merkezli zengin bir bakış sunuyor.
Dilan Bektaş: Nisan ayında Türkiye’yi ziyaret ettiniz. Sizi en çok etkileyen şeyler nelerdi?
Kathleen Matthews-Ward: Harikaydı. Bayıldım diyebilirim. 110. yıl anmaları için Gelibolu’yu ziyaret ettik. Gerçekten çok duygusal bir deneyimdi. Gelibolu, tarihimizin çok büyük bir parçası. Dayanışma, fedakârlık, görev bilinci, birbirine sahip çıkmak gibi pek çok ulusal değerimiz oradan geliyor.
Ama beni en çok etkileyen şey Türk halkının bu konudaki saygısıydı. Atatürk’ün “Sizin evlatlarınız artık bizim evlatlarımız oldu” sözleri kalbime işledi.
Ayrıca Atatürk Müzesi’ni ziyaret ettik. Harf devrimi beni hayran bıraktı. Okuryazarlık oranı %8’lerden %90’ların üstüne çıkmış. Sadece yazı sistemini değiştirerek ve daha erişilebilir hale getirerek… Ülke için gerçek bir dönüm noktasıydı.
Dallas / Melbourne (Photo: Dunya)
DB: Çok kültürlü toplumlarda eğitim ve dillere karşı tutkunuz biliniyor. Bu alanda ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
K.M-W: Ne tesadüf, bu sabah bir Kitap Haftası geçit törenindeydik. Açık konuşmak gerekirse, bugün birçok yetişkin çocukken anadilini öğrenmemiş. Belki de o zamanlar cumartesi günleri Yunan ya da Türk okuluna gitmek pek havalı değildi. Ama şimdi çoğu pişman.
ENGLISH INTERVIEW - On Visiting Türkiye
Bu yüzden çocuklarımızın başka bir dil konuşmaktan gurur duymalarını sağlamamız gerektiğini düşünüyorum. Bu gerçek bir armağan. Dil, insanları hikâyeler, yemekler, gelenekler yoluyla birbirine bağlar. Ve büyükanne-büyükbabalarıyla konuşmalarını sağlar. Bu çok güçlü bir bağdır.
Çocuklarla konuştuğumda hep sorarım: “Kim birden fazla dil konuşuyor?” Sonra da derim ki: “Harikasınız. Sakın kaybetmeyin.” Tek dil bilenlere de hep, “Yeni bir dil öğrenmek harika bir şeydir,” derim.
Dallas / Melbourne (Photo: Dunya)
Ayrıca tüm çocukların iyi okullara, iyi imkânlara ve ihtiyaç duydukları desteğe erişebilmelerini sağlamaya odaklandık. Bu, eğitim sisteminin yeni gelen aileler için anlaşılır hâle getirilmesini ve ebeveynlerin sürece katılımını da kapsıyor. Çünkü aileler çocuklarının eğitimine dahil olduğunda büyük fark yaratıyor.
Her çocuğa bireysel destek sunmak da çok önemli. Bu alanda yaptığımız reformlarla gurur duyuyorum. Yapacak daha çok şeyimiz var ama bu benim için büyük bir öncelik.
DB: Kültürün hangi yönleri sizi en çok etkiledi? Yemekler, insanlar?
K.M-W: Yemekler! Gerçekten harika. Taze, sağlıklı ve lezzet dolu. Ama şunu da söylemeliyim, Avustralya’daki Türk yemekleri de en az Türkiye’deki kadar iyi.
Gözlemim şu ki, topluluklar buraya taşındıklarında geleneklerine daha da sıkı sarılıyorlar. Bu çok güzel. Bunu İtalyanlarda, Yunanlarda, Türk ailelerinde görebiliyorsunuz; gelenekler burada daha da güçleniyor. Biz de bu zenginlikten faydalanıyoruz.
Dallas / Melbourne (Photo: Dunya)
Türkiye’deki insanlar çok sıcakkanlı ve saygılıydı. Gerçekten bir toplumsal dayanışma vardı. Sokakta yatan insan görmedim. Herkes birbirine göz kulak oluyordu.
Avustralya’dan çok farklı. Burada biraz daha mesafeli olabiliyoruz. İnsanları rahatsız etmemek adına geri duruyoruz. Orada insanlar açık ve dost canlısıydı. Çok huzurluydu.
DB: Bu bölgede büyümek toplumu anlama biçiminizi nasıl etkiledi?
K.M-W: Hep farklı kültürlerin içinde büyüdüm ve bundan çok keyif aldım. Çocuklarım farklı ülkelerden gelen çocuklarla aynı okullara gitti. Onlara bakan kişi Sri Lankalıydı ve onlara Sinhala dilinde kitap okurdu. Bu tür deneyimler gerçek bir armağandır.
Her kültür biriciktir. Avustralyalılar da sıcaktır ama biraz daha mesafeliyizdir. Türkiye’deyken bu farkı çok net hissettim.
Pek çok kültürde o güçlü topluluk duygusu var. Bana Aborjin kültürünü hatırlattı, orada da topluluk her şeydir. Ayrıca birçok kültürde yaşlılara duyulan saygıyı çok değerli buluyorum. Batı’da bu saygıyı kaybettik ve bu beni üzüyor.
Ben gençken yaşlılara büyük saygı gösterilirdi. Ama artık azaldı ve birçok yaşlı insanın kendini görünmez hissettiğini düşünüyorum. Bu kabul edilemez.
Dallas / Melbourne (Photo: Dunya)
DB: Özellikle interneti kullanamayan yaşlılar gerçekten göz ardı ediliyor.
K.M-W: Kesinlikle. Teknolojiyle arası iyi olmayan yaşlılara karşı ciddi bir ayrımcılık var. Her şey artık çevrimiçi. Ve insanlardan bunu kendi başlarına çözmeleri bekleniyor. Ama ya hiç bilgisayar kullanmadıysa?
Temel işleri yapmak için başkalarına güvenmek zorunda kalmak. Bu da maddi ve manevi zarara, hatta bağımsızlığın kaybına yol açabilir.
My Aged Care iyi destek sağlıyor. Arayıp kendi dilinizde yardım alabiliyorsunuz, bu güzel. Ama doğru hizmeti bulmak hala zor.
Ve insanlar özel sağlayıcılar arasında seçim yapmaya zorlandığında bu çok kafa karıştırıcı oluyor. Bazı sağlayıcılar çok iyi ama bazıları da pek güvenilir değil. Savunmasız bireyler — ister çocuk, ister engelli ya da yaşlı olsun — böyle bir sistemi kendi başlarına idare etmek zorunda bırakılmamalı.
Dallas / Melbourne (Photo: Dunya)
DB: 15 yıl önce yardım almak daha kolaydı. Şimdi insanlar nereye gideceğini bilemiyor.
K.M-W: Kesinlikle. Eskiden işler daha basitti. Belediye binasına gider, yardım alırdınız. Şimdi her şey bir labirente döndü. Bazı yerlerle kıyaslayınca hâlâ şanslıyız ama bu, sistemin kolay olduğu anlamına gelmiyor. Daha yapacak çok işimiz var.
DB: Zaman ayırdığınız ve görüşlerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ederiz.
K.M-W: Hiç sorun değil. Ben teşekkür ederim!