HACI’DAN HOCA’DAN

Türkiye’deyken hayatımda ilk defa arkadaşımın annesinin hacı yemeğine davet edilmiştim. Ne yapacağım ne diyeceğim, nereye oturacağım hiçbir fikrim yoktu. Merak ettiğim için gittim, nasıl oluyor bir baktım.

Benden önce gelmiş, dillerinde fısır fısır dualar ve besmelelerle arkadaşımın hacı annesine sarılan sıradaki teyzeleri taklit ettim. Kıyafette yeşil renk “muradım oldu” demekmiş ya hacı teyze koyu yeşil desenli bir elbise, üzerine de kar gibi beyaz bir örtüyle çok mutlu görünüyordu. Benden önceki teyze ona hasretle sarıldıktan sonra seslice” dur bir gözlerine bakayım, bu gözler Kabeyi gördü, gözlerine bir bakayım” diyerek herkesin dikkatini çekti, başını biraz arkaya atarak teyzenin gözlerine baktı. Teyze “artık hacı oldum” un gururuyla gözbebekleri ışıl ışıl akranının gözlerinin içine baktı. Çok yakınımdaydılar fırsattan istifade bende o gözlere dikkatlice baktım. Bu kısacık bakışma anında Kabeyi göremedim ama kalbime ılık ılık hiç unutamayacağım huzurlu güzel bir his aktı.

   Eskiden bizim köyden insanlar hacca gideceğinde yollar çok meşakkatliymiş. Hac yolu gidiş-dönüş en az altı ay sürermiş. Yola çıkacaklarında yufka ekmekleri ufalayıp tahta sandıklara koyup yolluk yaparlarmış. Bilmem kaç kilometre kara yolculuğundan sonra gemiyle Hicaz’a oradan develerle Mekke ve Medine yolculuğu derken sağ salim Hacı olmuş halde köylerine dönerlermiş. Eskiden Hacdan geleni ziyaret etmek çok sevaplı işlerden olduğu için uzaktan yakından insanlar hacıları ziyarete “hoş geldiniz” demeye gitmeye çok önem verirlermiş. Hacılar da bir hurmayla ve zemzem suyuyla da olsa yanlarında getirdikleri türlü hediyeleri ziyaretçilerine takdim ederlermiş. Evet çok eskiden hacıyı ziyaret etmek önemli vecibelerdenmiş.

   Benim annemin babamın zamanında köylüleri dini konularda öğreten, eğiten hocaları onların deyimiyle “çok alim” insanlarmış. Düzenli olarak köyün çocuklarına din dersleri verir Kuran ve Sureleri öğretirlermiş. Ardından öleni defneder, doğana adını koyar evelenenlerin nikahını kıyarak hoca efendiler hayatın her safhasında saygın bir vaziyette, capcanlı insanların yanındaymışlar. Günde beş vakit ezan okuyan, Cuma namazını kıldıran bu alimlerin hiç tatilleri yokmuş ama gerektiğinde onların yerine geçecek güzel yetişmiş talebeleri varmış. Yani imamlık işleri hiç aksamadan düzenli olarak devam edermiş. Devletten maaşı olmayan bu köy imamlarının geçimini bizzat köylüler kendileri karşılarmış. Senede iki sefer köyün bekçisi veya muhtarı köylüden “imam hakkı” diye buğday, arpa, un gibi erzak toplayıp imama teslim edermiş. Herkesin kendi durumuna göre verdiği bu ürünlerin fazlasını imam isterse satıp paraya çevirip oradan geçimini sağlarmış. Eskiden hocalar insanlara çok faydalı nasihat eden saygın güzel insanlarmış.  Misal babam ve akranları amcalar köyün imamı Ali Hafız hocayı her zaman hayırla, Rahmetle anarlar.

   Şimdilerde haydi hacca gideceğim diye birkaç kitap karıştırsan insanın karşısına şu yanlış bilgi çok çıkıyor. Öyle ki araştırmayanlar bu yanlışta ısrar edebiliyorlar. “Hacca gitmeden önce eve üç aylık erzak yığılacak, oğlan kız evli olacak, borcun olmayacak...” falan meğer hepsi yalanmış. Sevgili Peygamberimize “kimler hacca gidebilir?” diye sormuşlar. O da “bineği ve azığı olan herkes hacca gidebilir” diye az ve öz söylemiş, başka söze ne hacet. Şimdilerde hac işlerinin maddi yönden biraz zorlaştığını gözlemliyorum. Aşırı talepten olabilir veya seyahat şirketlerinden de kaynaklanabilir, bilemiyorum. Hacca gitme fiyatları aşırı derecede arttı ama artık hacda bir ay kalamıyorsunuz, yollarda geçen zamanlar da dahil 15-20 günde jet hızıyla hacı oluyorsunuz. Yani eskisi gibi bir ayda dopdolu bazı ibadetleri ve ziyaretleri size yaptırmıyorlar. Sadece zaruri olanları yapıp kutsal topraklardan ayrılıyorsunuz. Her şeye rağmen günlük hayatın telaşı içerisinde oralara gitmeyi unutmayın. Bazıları da “gençken haccı tutamazsın, günahlarla haccın bozulur” diye telkin ediyorlar, yaşlanmayı, emekli olmayı sakın beklemeyin. Hacca genç, güzel sağlıklıyken, eliniz ayağınız tutarken gayret edin mutlaka gidin derim.

   Hacda gözü olmayanların “ben Araplara para yedirmem” sözüne hiç itibar etmeyin, Arapların başka yerlerden yiyecek çok paraları vardır. Böylece hacca giden gider, hac gibi bir farizayı yerine getirebilmiş olmanın mutluluğunu yaşar. Kalanlar da daha dindar daha güveniler görünebilmek için “benim dedem de hacıydı, benim annem babam da hacıdır” diye söze başlayarak onları referans gösterir.

Allah isteyen herkese hacı olmayı nasip eylesin diyecektim. 

Pembegül Abla

Benzer Videolar