1

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Peter Khalil ile Özel Röportaj: Uluslararası Çatışmalar, Diaspora Zorlukları ve Sosyal Uyum Üzerine İçgörüler

Dünya gazetesi olarak, Wills Bölgesi Federal Milletvekili, Parlamento İstihbarat ve Güvenlik Komitesi Başkanı Peter Khalil’in seçmen ofisinde kişisel geçmişi, uluslararası çatışmalara bakış açısı ve diaspora topluluklarının karşılaştığı zorluklara yönelik yaklaşımlarını ele alan bir röportaj gerçekleştirdik. Khalil, Siyaset Editörü Dilan Bektaş ve Editör Mustafa Yılmaz’ın sorularını içtenlikle cevapladı.

RÖPORTAJ: DİLAN BEKTAŞ VE MUSTAFA YILMAZ

Dilan Bektaş: Bizimle konuşma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. Geçmişinizi göz önünde bulundurarak (kamu konutlarında büyümeniz, ikinci kuşak Avustralyalı olmanız ve Parlamento’daki ilk Kıpti Hristiyan olmanız) Zorlukların üstesinden gelme ve topluluğunuzu savunma konusundaki kişisel deneyimleriniz, Levant’taki çatışmaya ilişkin görüşlerinizi nasıl şekillendirdi?

Peter Khalil: Dilan ve Mustafa, öncelikle beni ağırladığınız için teşekkür ederim.

Yetişme tarzımız, çevremizin, ailemizin ve topluluğumuzun bize kazandırdığı değerler, kim olduğumuzu şekillendirir. İnancımız, etnik kökenimiz ve kültürümüz; bakış açılarımızı ve kararlarımızı derinden etkiler. Çocukken, etnik, ırksal ya da inanç farklılıklarına rağmen çeşitliliği saygıyla karşılamanın önemini öğrendim. Mısırlı Müslüman arkadaşlarım vardı, Eid’i birlikte kutlardık. Bu yetişme tarzı, özellikle kamu hayatındaki değerlerimi şekillendirdi.

Avustralyalı Türk topluluğunun sesi olarak Dünya gazetesinde yaptığınız şey, kamuoyunu güncel olaylar, haberler ve önemli konular hakkında bilgilendirme ve eğitme konusunda kritik bir rol oynuyor.

AVUSTRALYA’NIN ORTA DOĞU POLİTİKASI

DB: Avustralya’nın Orta Doğu’daki barış çabaları ve özellikle Gazze’deki çatışmalara yönelik yaklaşımı hakkında ne söyleyebilirsiniz? Avustralya hükümeti, bu konuda nasıl bir strateji izliyor ve uluslararası toplumla iş birliği içinde hangi adımları atmayı planlıyor?

Dış politikada, özellikle Levant ve daha geniş Orta Doğu konularında, Avustralya’nın ulusal çıkarlarını öncelikli olarak dikkate alıyorum. Bölgede barışın sağlanması için çaba gösteriyorum. Gazze’deki çatışmanın sona ermesini savunuyorum. Avustralya Hükümeti’nin BM’deki hemen hemen her oylamada derhal bir ateşkes çağrısında bulunması bunun bir yansımasıdır. Kanada ve Yeni Zelanda’daki liderlerle birlikte, Başbakanımız da bu ateşkes çağrısında bulundu. Sivil acıların hafifletilmesi gereğine vurgu yaptı. Yaklaşık 100 milyon dolar insani yardım artışı sağladık. Ayrıca, çatışmanın Lübnan ve diğer ülkelere yayılma potansiyelinden endişeliyiz çünkü bu, milyonlarca insanı daha krize çekebilir ve bunu önlemek için de kararlıyız.

Avustralya hükümeti, çatışmanın sona ermesini, acıları hafifletmeyi ve diplomatik çabalarla barışa ulaşmayı taahhüt ediyor; Filistin ve İsrail halkları için gerçek adalet ve öz belirleme sağlamak. İki devletli bir çözüm elde etmek.

Avustralya’nın, bağımsız bir Filistin devleti kurulmasını desteklemesi ve iki devletli çözümü teşvik etmesi gerektiğine inanıyorum. Ancak bu çaba, uluslararası topluluğun kolektif hareketini gerektiriyor. Aksi takdirde, bölge sonsuz çatışma ve şiddet riskiyle karşı karşıya kalır. Bu da hiç kimseye fayda sağlamaz. Nefret ve şiddet döngüsünü kırmalıyız, bu zorlu bir görev olsa da gereklidir.

AİLEM FİLİSTİN’İN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN BÖLGEDE SAVAŞTI

DB: Levant’taki çatışma coğrafi olarak Avustralya’dan uzak olsa da, aileniz geçmişte bu bölgesel çatışmaları gördü. Geçmişiniz ve geçmiş deneyimleriniz göz önüne alındığında, Levant’taki son tırmanış sizi ve ailenizi kişisel olarak nasıl etkiledi?

Mısırlı kökenliyim. Babam, amcalarım ve dedem, Filistin’in özgürlüğü için bölgede savaşmışlardı. Filistin’in tanınması, İsrailliler ve Filistinlilerin yan yana barış içinde yaşama hakkı, uzun zamandır güçlü bir şekilde desteklediğim bir konudur.

Ancak bu çatışma ailemin bununla olan bağlantısının çok ötesine uzanıyor. Avustralya’daki birçok insanın bölgeyle kişisel bağlantıları olduğunu ve aileleri ve arkadaşları için derinden endişe duyduklarını biliyorum.

Peter Khalil: ”Sanatlar, insanlığımızla bağlantı kurmamıza, etrafımızdaki güzellikleri keşfetmemize ve varoluşumuzu farklı bakış açılarından sorgulamamıza olanak sağlar.’’

SIĞINMACILAR VE MÜLTECİLER

DB: Hep çok kültürlülüğü savundunuz. İranlı mülteci Amir’in Avustralya’ya dönmesinin engellendiği durumlarda müdahale ettiniz. Amir’in durumuna müdahaleniz, Avustralya’nın şiddet mağdurlarını destekleme ve insan haklarını koruma konusundaki sorumluluğunuzun bir yansıması mı?

Parlamentoya girdiğimden bu yana, sığınmacılar ve mülteciler için daha fazla destek çağrısında bulundum. Bu grubun Avustralya’da şiddet ve siyasi zulme karşı korunması gerektiğini uluslararası insan hakları yasaları doğrultusunda vurguladım. Ofisim, yıllar boyunca Wills topluluğundaki binlerce mülteci ve sığınmacıya yardım etti.

‘‘Bir ülke olarak, Avustralya, çeşitli toplulukları kucakladığında ve kutladığında en güçlü haline gelir. Buraya göç edenler, mülteciler ve sığınmacılar, topluluklarımıza ve ekonomimize büyük katkılarda bulundular.’’

Önemli olan, hükümetimiz döneminde TPV’lerin ve SHEV’lerin kaldırılmasıdır. Bu yıllardır savunduğum bir konu.

YENİ GÖREV: Sosyal Uyum Özel Temsilciliği

DB: Yakın zamanda Sosyal Uyum Özel Temsilcisi olarak atandınız. Bu görev Levant çatışmasına yaklaşımınızı nasıl etkileyecek. İki devletli bir çözüm yoluyla bağımsız ve tanınmış bir Filistin için savunuculuk yapmaya devam edecek misiniz?

Uzun zamandır iki devletli çözüme ve Filistinlilerin tanınmasına ve İsrailliler ile Filistinlilerin barış ve güvenlik içinde yan yana yaşayabilecekleri bir geleceğe olan ihtiyacı destekliyorum. Avustralya’nın Sosyal Uyum Özel Temsilcisi olarak bu pozisyonu savunmaya devam edeceğim.

Albanese Labor Hükümeti, bu yıl BM’de Filistin için artırılmış üyelik hakları için oy kullandı. İki devletli çözümün, bölgedeki sonsuz şiddet döngülerini durdurmanın tek yolu olduğuna dair tutumumuzu sürdürdü.

BARIŞ VE DİPLOMASİ

DB: Barış ve diplomasi ilkelerini İsrail ve Filistin arasındaki ilişkilerde savunduğunuz gibi, bu ilkelerin Avustralya’daki iç meseleler ve çatışmalar için de gerekli olduğunu düşünüyor musunuz?

Barış ve diplomasi, Avustralya’nın demokratik toplumunda temel ilkelerdir. Kriz zamanlarında ve kriz dışındaki dönemlerde toplumsal uyumu güçlendirmeye yardımcı olurlar.

Toplumsal uyum, toplumun farklı parçalarının bir bütün oluşturma şeklidir. Avustralyalılar olarak çeşitli geçmişlerden geliyoruz. Farklı kültürler, dini inançlar, değerler ve sosyoekonomik geçmişlerimiz var.

‘‘Her zaman her şeyde hemfikir olmamız gerekmez, mutabakat ve uzlaşma bulmaya çalışmalıyız. Anlaşmazlıklarımızı şiddet veya nefret söylemi kullanmadan barışçıl yollarla ifade etmeliyiz.’’

Avustralya, nispeten uyumlu bir toplum olmuştur. Hepimiz birlikte ilerlemek için büyük çaba sarf ettik. Sosyal Uyum Özel Temsilcisi olarak bu duyguyu güçlendirmek ve barışçıl ve diplomatik etkileşimlerin ilkelerini teşvik etmek için çalışacağım.

Peter Khalil, ”Avustralya’nın, bağımsız bir Filistin devleti kurulmasını desteklemesi ve iki devletli çözümü teşvik etmesi gerektiğine inanıyorum.”

MÜSLÜMANLARLA YAKINDAN ÇALIŞIYORUM

DB: Wills’in çeşitli Müslüman topluluğunun endişelerini, mevcut çatışma sırasında güvence sağlamak için nasıl ele alırsınız? Endişelerini hafifletmek için hangi temel mesajı paylaşırsınız?

Seçim bölgemdeki Avustralyalı Filistinli toplum ve Avustralya’daki çoğu Müslüman nüfusu, denizaşırı çatışmalar nedeniyle derin bir acı ve ıstırap yaşamaktadır. Bu acıların görülmesi gerekmektedir. Son zamanlarda bu topluluklarla olan etkileşimim, perspektiflerini dinlemek ve acılarının derinliğini anlamak üzerinde yoğunlaştı.

Yerel bir temsilci olarak, bu zor zamanda toplumumuzu desteklemeye odaklandım. Federal seviyede onların sesi olmaya çalıştım. Bakanlarla çalıştım ve yerel olarak yardım sağladım. Örneğin, Filistinli ailelerin Avustralya’da sevdikleriyle yeniden bir araya gelmelerine yardım ettim. Bu alanda önemli çalışmalar yaptık. Hükümetle, yerel İslami okullar, camiler ve diğer kuruluşlar aracılığıyla toplulukla daha geniş destekler sağlamak için etkileşime geçtim.

‘‘Maalesef çatışmanın bir sonucu olarak, ayrımcılığın ve İslamofobi arttı. Kim olursa olsun, Müslüman veya Yahudi, inancı nedeniyle hedef alınmamalıdır. Denizaşırı olaylarla bağlantısı olmayan birçok Avustralyalı, burada adil, eşit ve saygılı bir şekilde muamele görmelidir.’’

DB: Avustralyalı Müslüman topluluğunun karşılaştığı zorluklara karşı nasıl destek oluyorsunuz.

Avustralyalı Müslüman toplumunun karşılaştığı zorlukları ele almak için, özellikle son zamanlarda artan önyargı ışığında, bu toplumlarla yakından çalıştım. Bu, yıllardır devam eden bir çabadır, çünkü ayrımcılık uzun süreli bir sorundur. Mısır veya Türk topluluklarındaki birçok kişi, daha önce yaşadıkları ayrımcılığı anlıyor. Babam da bunu yaşadı. 11 Eylül’den sonra ben de yaşadım. İnsanlar görünüşüme dayanarak varsayımlarda bulundular. Zorlu bir dönemdi; özellikle, Orta Doğu kökenli topluluklar için, ister Müslüman, Hristiyan veya Sikh olsun. Ne yazık ki, Sikh bireyler de bilgisizlik nedeniyle hedef alındı, çünkü insanlar başlıkları nedeniyle yanlış anlamış ve saldırmışlardı.

Göçmenlerin ilk nesli çok fazla önyargı ve ayrımcılığa katlandı, ancak bu ülkede çocukları ve torunları için daha iyi hayatlar kurmak için azimle çalıştılar. Bu yüzden bu işi sürdürme sorumluluğumuz olduğuna inanıyorum. Parlamentoda her zaman Müslüman Avustralyalı topluluğu savundum, onlar için en önemli olan konulara değindim. Kürt ve Alevi topluluklarını destekledim.

ULUSLARARASI ÇABALAR VE DIASPORA TOPLULUKLARINA DESTEK

DB: Avustralya hem bölgesel bir oyuncu hem de küresel bir vatandaş olarak, uluslararası çabaları desteklemek ve denizaşırı çatışmaların diaspora toplulukları üzerindeki etkilerini ele almak için nasıl en iyi şekilde destek olabilir?

BM ve uluslararası toplumla birlikte çalışmalıyız. Yardım ve kalkınma yardımı programlarımız bu çabada kritik bir rol oynamaktadır.

Sizin de belirttiğiniz gibi, denizaşırı çatışmalar buradaki çeşitli topluluklarımızı etkiliyor. Bunu Avustralya tarihinde daha önce gördük, örneğin Yugoslavya savaşları sırasında Sırplar ve Hırvatlarla veya Balkanlar, Sudan, Yemen ve Myanmar’daki çatışmalar. Bu olaylar burada yaşayan diaspora topluluklarını derinden etkiliyor. Ben şahsen 11 Eylül’den hemen sonra bu tür bir önyargıyla karşılaştım. Görünüşüme göre yargılandım.

‘‘Önemli olan, kimsenin kimlikleri nedeniyle hedef alınmamasıdır. Avustralyalılar, yabancı politika hakkında görüşlerini ifade etme özgürlüğüne sahiptirler. Her zaman halkın barışçıl, saygılı ve nefret söylemi veya şiddet içermeyen protesto haklarını destekledim. Protesto hakkı, özgür bir toplumda görüşlerin ifade edilmesinin hayati bir parçasıdır.’’

GAZETENİZ TOPLUMUNUZUN SESİ OLUYOR

DB: Medyanın manipülasyonuyla ilgili olarak daha önce yorumlarda bulundunuz; özellikle protestocular ve mültecilerle ilgili olumsuz tasvirler üzerine. Medya manipülasyonunu ele almak için hangi çözümleri görüyorsunuz?

Bu harika bir soru çünkü medya özgür bir toplumda çok önemli bir rol oynuyor. Etnik medya bunun bir parçası. Avustralyalı Türk topluluğunun sesi olarak Dünya gazetesinde yaptığınız şey; kamuoyunu güncel olaylar, haberler ve önemli konular hakkında bilgilendirme ve eğitme konusunda kritik bir rol oynuyor. Bunu yapma özgürlüğünü tam olarak korumamız gerekiyor.

Ancak, medyanın bazı köşelerinde, özellikle sosyal medyada ve çevrimiçi platformlarda önemli yanlış bilgi ve dezenformasyon yayılmaları görüyoruz. Bu, toplulukların kurumlarımıza, demokrasimize ve hatta medyaya olan güvenini zedeliyor.

Sosyal medya algoritmalarının işleyişi genellikle bu sorunu kötüleştirir; öfke veya öfke yaratan içerikleri öne çıkararak, daha fazla tıklama çeker. Bu kurulum, sorunu daha da kötüleştirir ve bu büyük bir endişedir. İnsanlar tamamen farklı bilgi ve gerçeklerle hareket ettiğinde, saygılı bir anlaşmazlıkta bulunmak veya anlamlı bir konuşma yapmak çok daha zor hale gelir çünkü tamamen farklı lenslerden dünyayı görüyorlar.

ATATÜRK İLE GELEN TARİHİ BİR BAĞ VAR

Mustafa Yılmaz: Avustralya’daki Türk toplumu hakkındaki görüşlerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?

Avustralyalı Türk toplumu bu ülkede uzun bir geçmişe sahip olup. Birçok göçmen 60’lı ve 70’li yıllarda Avustralya’ya geldi, benim de ailemin Avustralya’ya geldiği dönemde.

Burada büyürken toplum içerisinden birçok arkadaşım vardı (Mısır, Lübnan ve çeşitli Avrupa ülkelerinden gelen arkadaşlarımla birlikte).  

Avustralya’daki Türk toplumu inanç ve siyasette çeşitli durumda…Ve bu ülkenin çok kültürlülüğüne önemli bir katkı sunmakta. Onların katkıları ve Avustralya ile Türkiye arasındaki güçlü tarihi bağlar (Atatürk’ün Avustralyalı askerler hakkındaki ünlü sözüyle gösterilmiştir) ilişkimizi güçlendirmektedir. Genel olarak, Avustralyalı Türklerin bu ülkenin çok kültürlü manzarasında kayda değer bir başarı hikayesine sahiptir.

SANAT TOPLUMUN KALBİ VE RUHUDUR

DB: Bir sanatçı olarak, isminizin sanatı destekleme ile ilişkili olduğunu sık sık duydum. Sanata katkılarınızı, sanatın neden bu kadar önemli olduğunu hangi sözlerle ifade edersiniz?

Politika açısından sanatlarla ilgili iki düşünce vardır. Bir bakış açısı, sanatların ticari doğasını vurgular ve daha fazla insanın NGV’yi ziyaret ettiğini, bu nedenle sanatların başarılı olduğunu belirtir. Bu bakış açısına katılıyorum, ancak sanatların yalnızca ticari değerine dayanmak yetersizdir. Hükümet desteği kritik öneme sahiptir çünkü, tüm sanatçılar veya eserleri ticari olarak uygulanabilir değildir.

‘‘Temelde sanatlar, her uygarlığın veya toplumun kalbi ve ruhudur. Bu ruh olmadan, sadece iş ve üretkenliğe odaklanan bir teknik dünyayla karşı karşıya kalırız. Sanatlar, insanlığımızla bağlantı kurmamıza, etrafımızdaki güzellikleri keşfetmemize ve varoluşumuzu farklı bakış açılarından sorgulamamıza olanak sağlar.’’

Görsel sanatlar, dans, tiyatro veya müzik aracılığıyla kendimizi ifade etme ve yaratıcı olma yolları sunar. Sanatlar, insan ruhuna bir pencere sunar. Her uygarlık veya toplumun gelişmesi için, sanatların ön planda olması gerekir. Canlı ve sağlıklı bir sanat topluluğu, toplumun kültürel zenginliğini ve dinamizmini teşvik etmek için gereklidir.

Sanatlara daha fazla fon sağlamak, daha fazla hibe ve süreçte daha fazla bağımsızlık, sanatların değeri sadece finansal değerlendirmeleri aşar; kimliğimizi ve dünya görüşümüzü şekillendirir ve kendimizi ifade etme ve yaratıcı düşünme için hayati öneme sahiptir. Geçmiş yönetimlerin bazı sanat biçimlerini seçici şekilde desteklemelerinin aksine, mevcut hükümet olarak daha geniş bir sanatsal bağımsızlık ve edebiyata güçlü bir vurgu yapmaktayız.

STRESLE BAŞA ÇIKMA VE AİLE DESTEĞİ

MY: Bu rolünüzde karşılaştığınız stres ve zorluklarla nasıl başa çıkıyorsunuz ve direncinizi nasıl koruyorsunuz?

Bu işin pek çok stresli yönü var ve özellikle nefret içeren davranışlarla karşılaştığında zorlu olabiliyor. Ancak, yaptığımız işlerin birçok insana yardımcı olması, olumsuzlukları fazlasıyla dengelemektedir. Toplum hizmetinde bulunmak ve insanların hayatlarını olumlu yönde etkilemek inanılmaz derecede motive edicidir. Başkalarının yaşamlarını iyileştirmeye katkıda bulunmak, büyük bir amaç duygusu verir. Bu işin olumlu yönleri, olumsuz yönlerden çok daha fazladır.

MY: Aileniz için de zor olmalı?

Eşim ve çocuklarım her zaman en büyük destek sistemim oldular. Onların anlayışları, karşılaştığım zorluklarla başa çıkmamda gerçekten yardımcı oluyor. Onlarla kaliteli zaman geçirmek için her zaman kendimi tamamen orada olmaya özen gösteririm çünkü bu anlarda tamamen var olmak benim için çok önemlidir.

Yazar Hakkında

MYLMZ

Son Yazıları

Yazar'ın Tüm Yazıları

• Australian News2024.09.25Avustralya’da Göçmenlik ve Toplumsal Değişim
• Avustralya Gündem2024.09.25Destek ve Yardım Mevcut: Yalnız Değilsiniz
• Avustralya Gündem2024.09.25EVAN, ‘LİBERAL PARTİ TOPLUMA IŞIK TUTUYOR’
• Avustralya Gündem2024.09.23Greenvale United SC Şampiyon Oldu