0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Merhaba sevgili Dünya okurları. Hem Türkiye’de hem Avustralya’da dopdolu bir haftayı daha geride bıraktık. Dopdolu diyoruz çünkü hem Türkiye’de ekonomik, sosyal, siyasi hem de Avustralya’daki iç politikada oldukça yoğun günler yaşanıyor.

Avustralya’nın yeni başbakanının, geçmiş icraatlarıyla gelecekte neler yapabileceği özellikle göçmenler tarafından merakla beklenirken, sosyal hizmetler, eğitim, sağlık gibi konularda oldukça sert tedbirler almak isteyeceği şimdiden konuşuluyor.

Sağlık harcamalarını çok ve gereksiz bulduğu bilinen başbakanımız bakalım daha neleri değiştirecek göreceğiz. Çok kültürlülüğü, çok zengin ve paralı olmaya tercih eden ve kendi partisini bile şimdiden ön parçaya bölen Morrison kendi, bu hafta yaptığı açıklamada “partimizden benim seçilmemle ilgili, üzülen, içlenen, kızgın olan kim varsa diyorum ki, kabullenin artık ben başbakan seçildim, o kadar” diyecek kadar zafer sarhoşluğu içinde. Ayinesi iştir kişinin, politikada çok da iyi tanımadığımız yeni başbakan için peşin hükümlü olmak istemem ama şimdiye kadar verdiği izlenimler bunlar. Hepimizi, özellikle göçmenleri ilgilendiren hayatı konularda pek de hoşgörülü, olumlu olmadığını sandığımız yeni başbakan umarız bizi yanıltır.

Ömrümüzün çoğunu geçirdiğimiz Avustralya son yıllarda nasıl bir hal aldı isterseniz şöyle bir bakalım. Özellikle son on, on beş yılda sosyal hizmetlerde, sağlıkta, eğitimde gelinen nokta hepimizin dikkatini çekmiştir sanırım.

İş kazası tazminatlarındaki kanun değişiklikleri artık işin uzmanı hukukçular tarafından bile takip edilemiyor. Eskiden çaktırmadan yapılan özelleştirme artık devletin ya da özel sektörün her yerinde açıkça hissediliyor.

Özelleştirme derken acentalara verilen çalışan kiralama, sözleşmeli çalışan olayından bahsediyorum. Yani bir devlet hastanesinde hasta bakıcısınız ama hastaneye yani devlete değil özel bir şirket size ise alıyor. İstediği zamanda çıkarıyor. Yani devlet sizin sigortanızla, sendikanızla, hastalık payınızla uğraşmak yerine veriyor bir aracı kuruma kurtuluyor. Her şeyinizden o kurum ya da şirket sorumlu. Bu bir örnek.

Sağlıkta yaşanan kısıtlamalara ne demeli. Elinizde sağlık kartınızla bir MR mı çektirmek istediniz ya da küçük günlük bir operasyon mu geçireceksiniz, üç ay dört ay beklemeniz gerekebiliyor. Ya gidip parasını verip beklemeyeceksiniz ya da sıranız gelene kadar mecbur bekleyeceksiniz.

Şimdi soru şu: Avustralya sosyal devlet olma, vatandaşını kollayan koruyan sahip çıkan bir sistem olma durumundan çıkıyor mu? Cevap bilmiyoruz. Bilmiyoruz çünkü yok öyle bir şey bunlar gerekli düzenlemeler, sağlık harcamalarına dikkat etmemiz gerekiyor deniliyor, bir taraftan da medicare sisteminin tamamen özelleştirilmesinden dem vuruluyor, yani herkese bütçesine göre özel sağlık sigortasından. Herkes parası kadar hasta olsun demek gibi bir şey.

Aynı şekilde devlet okullarına ayrılan bütçeden kısıntı yapılmak istenmesi, orta gelirliyi etkileyecek yeni vergi tasarıları gibi birçok konu gündemde. Bunlar hayata geçer mi geçmez mi, ne zaman geçer bilmiyoruz tabi. Genel olarak duyduğumuz, okuduğumuz medyadan takip ettiğimiz gündem maddeleri.

Bahsetmek istediğim bundan kırk elli yıl önce güllük gülistanlık olan Avustralya’ya ne oluyor. Özellikle göçmenler için geldikleri yerlere göre adeta cennet olan ülkeye ne oluyor. Avustralya artık sistemin suistimal edilmesine müsaade etmeyeceğim diyor. Herkes hak ettiği kadar, gerçekten ihtiyacı olduğu kadar sosyal devleti görecek diyor. Eğitimi gerçekten almak isteyenlere vereceğim diyor. Tazminatları gerçekten zarar görenlere ödeyeceğim diyor.

Bütün bunları diyor da kuruyla beraber yaşta yanacak gibime geliyor benim. Yani gerçekten ihtiyacı olanla olmayan, mağdur olanla olmayan birbirine girecek gibi.

Özellikle yeni başbakanın devreye girme dönemi oldukça manidar tüm bu yazdıklarımıza bakarsanız. Ülke göçmen karşıtı ırkçı bir hal mi alıyor derseniz hayır tabi ki. Çünkü bu saydıklarımız yani değişikler, düzenlemeler herkesi kapsıyor. Elli yaşındaki Aussie amcayı da yirmi yaşındaki Arap gencini de. Hak kısıtlamaları, vatandaşlık yasasında yapılmak istenilenler hafif bir sağa kaymanın, yani milliyetçi bir çizgiye geçmenin ayak izleri. Umarız ileri gitmez.

Ülkenin mozaiğine, çok kültürlü yapısına gölge düşürmez. Biz kendi adımıza, yani bu ülkenin yapılanmasında, yemeğinden, işçiliğine bunca yıldır katkıda bulunmuş göçmenler olarak doğru olanı yapıp Avustralyalıların değimiyle iyi birer vatandaş olmalıyız. Gelecek için yani bu ülkenin geleceğini oluşturmak için iyi bireyler yetiştirmeliyiz. Gerisi ne olur hep beraber görürüz.

Bütün bu yazdıklarımız, dünyada olan bitenlerle de çok alakalı tabi ki. Her yıl on binlerce insanın gelip yerleşmek istediği Avustralya’nın nüfusunun İstanbul kadar olduğunu düşünürsek olayın bir başka boyutuna da bakmış oluruz.

Ülke içinde yüz kırk kadar değişik milliyetten insan barındığını, bir o kadar ayrı dil konuşulduğunu, bu kadar insanın her birinin ayrı ayrı kültürü alışkanlıkları, dini olduğunu da hesaba katarsak yönetmekte, idarede, hizmet vermekte aslında çok kolay değil. Allah devlete hükümete yardım etsin demek lazım. Bu kadar insanı bir arada yaşatmak gerçekten zor. Bu ülke yıllardır bunu başardı, bundan sonrada başarır eminim.

Avustralya’dan bu kadar bahsettikten sonra bir de Türkiye’ye bakalım. Ülkemizde her şey günlük, saatlik değişiyor. Ortadoğu’dan Amerika’ya, Rusya’dan, Suriye’ye olan biten her şey bizdeki bütün dengeleri anında etkiliyor.

Dövizin piyasadaki seyrinden benzin fiyatına kadar her şeyimiz pamuk ipliğine bağlı sanki. Okulların açılacağı şu günlerde, herkesin kafasında bir sürü soru işareti cevap bekliyor. Anlayacağınız eğitimden, ekonomiye ülkemizde değişen pek bir şey yok.

Çözülmesi gereken bunca sorun varken milletin meclisinin bazı vekilleri ceza evlerindeki bazı mahkumlar için af derdine düşmüş acil af çağrısı yapıyor. Önümüzdeki günlerde Türkiye’yi hem içte, hem dışta hareketli günler bekliyor. Ne diyelim hayırlısı olsun Türkiye için.

Dostça kalın

Yazar Hakkında

admin

Son Yazıları

Yazar'ın Tüm Yazıları

• Avustralya Gündem2024.09.07Eczacılar Daha Fazla Sağlık Sorununu Tedavi Edebilecek
• Avustralya Gündem2024.09.07AFP Uyardı Çocukları Hedef Alıyorlar
• Avustralya Gündem2024.09.07Suç Sorumluluğu Yaşı 10’a Düşüyor
• Avustralya Gündem2024.09.07Shorten giderken HUZURLU olduğunu söyledi