Emrah Yağlı – SEÇİMDEN BAYRAMA

ABONE OL

News

June 13, 2018 06:57

BEĞENDİM

ABONE OL

News

Merhaba değerli Dünya okurları. Politika, siyaset seçim, geçim kaygısı arasında yoğun bir haftayı geride bıraktık. Bizim için asıl önemli olan ülkemizin geleceği ile ilgili yapılacak seçimler tabi ki. Yurt dışı seçmenleri olarak geçen cumartesiden itibaren oy kullanmaya başladık. Avustralya’daki tüm temsilciliklerde oy verme işlemi 17 Haziran 2018 Pazar akşamına kadar devam edecek.

Sydney’de ve Melbourne de toplum kuruluşları, siyasi parti temsilcilikleri belirli noktalardan, belirtilen zamanlarda toplum üyelerine oy verme işlemi için ulaşım kolaylığı sağlamak amacıyla Konsolosluklara otobüs seferleri organize ettiler. Çokta iyi oldu bence, vatandaşlık görevinin yapabilmek için ulaşım imkanı olmayan herkes bundan faydalanabilir.

Türkiye’de seçim mitingleri olanca hızıyla devam ediyor. Bazı liderler günde üç dört yerde halka hitap ediyor. Zaman daraldıkça rekabetin boyutu da, seviyesi de yükseliyor. Özellikle Cumhurbaşkanlığı yarışında adaylar yapacaklarını, planlarını halka aktarmak için sosyal medyayı, miting alanlarını olabildiğince kullanmaya çalışıyor. Kimi ekonomiden, kimi sosyal refah ve adaletten, kimi ise eğitimden dem vurarak geleceğe yönelik planlarını aktarıyor halka.

Geçmiş seçim alışkanlıklarımızdan, olan liderlerin bir arada televizyonlarda tartıştıkları seçim programlarımızı göremiyoruz artık. Hepsini ayrı ayrı dinleme imkanı olabiliyor sadece. O yüzdende kime, nasıl hangi sebeplerle oy vereceğimiz tamamen kendi değerlendirmelerimize bağlı. Bizleri ve ülkeyi gelecekte bizi temsilen en iyi kimin yöneteceğine inanıyorsak kendi hür irademizle ona yetki vermek üzere oy kullanacağız. Toplum içinde statümüz ne olursa olsun, yani ister emekli, ister işçi, ister esnaf, isterse öğrenci ya da memur aslında bakmamız gereken, ekonomide, eğitimde, kültürde, adalette top yekün bize en iyi kim önderlik edecekse ona karar vermek. Hiç bir manevi değeri sömürmeden, gerçekçi politikalarla, icraatlarla devlet işlerini başka işlere karıştırmadan bizlere hizmet vermek için kim en uygunsa onu seçmek bizlere düşen.

Elbette hepimizin bireyler olarak kendimize uygun tercihlerimiz vardır. Kimimiz için demokrasi ön plandadır, kimimiz için milliyetçilik. Bazılarımız liberal, muhafazakar bir yapıya sahibizdir, bazılarımız özgürlükçü sınırsız bir dünya ve ülke derdindeyizdir. İçimizden bazıları dini inançlarımız doğrultusunda bir yönetim hayal edebiliriz. Tercihlerimiz ne yönde olursa olsun, bu ülke ve içindekiler, özellikle de çocuklarımızın geleceği için en iyisi ne ise kısa vadeli düşünmeden, gerçekçi kararlar vermemiz gerekiyor değerli dostlar. Yapacağımız tercih, bu ülkeyi içte ve dışta çok iyi yerlere getirmesi, ekonomiden eğitime, dünya standartlarında yaşam şartları sağlaması şart.

Kapı bir komşularımızın yaşadıklarına ve yaşattırıldıklarına bakacak olursak, yıllardır başı dertten kurtulmayan tüm Ortadoğu ülkelerinin kaderine ortak olmak zorunda değiliz. Özellikle son yıllarda artık iyice fark ettik ki dünyayı sömürenlerin hedeflerinden biride Türkiye.

Yıllardır Arap yarımadasında gördüklerimiz bize de sirayet etti. Üretmeyen, dışa bağımlı, sadece din merkezli ve inanç tacirlerinin cirit attığı bir kaos ortamı aynen Irakta, Afganistan’da, Arabistan’da olduğu gibi bize de dayatılmaya başlanıldı. Başlanıldı ki istedikleri şekilde sömürüp, parçalayıp, iç ve dış savaş çıkarıp insanları kaderciliğe inandırıp kendi hükümranlıklarını sürdürsünler. Bunu yaparken de her ülkenin yönetimine, idaresine istedikleri gibi yön versinler. Yani uzaktan kumanda etsinler. Kimi zaman İslami terörle, kimi zaman ekonomik terörle kendilerine yeni kaynaklar yaratsınlar. Hazır önümüzde böyle bir seçim olayı varken bence herkes Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik durumu, eğitimsizleştirilmeye ve gericileştirilmeye çalışılmamızın en çok kimin, kimlerin işine yarayacağını iyice bir düşünmeli.

Seçimlerin galibi kim olursa olsun, artık gerçek galip Türkiye’nin çıkarları olsun. İster A ister B şahsi ya da partileri kazansın bu ülkenin bir an önce üretime, kalkınmaya, gerçek bilime, eğitime, tarafsız adalete ihtiyacı var. Tüm bunların olmadığı bir Türkiye’yi bekleyense sosyo-ekonomik kaos, toplumsal karmaşa, ekonomik darboğaz.

Artık silkinip kendimize gelip bu ülkeye ve geleceğimize sahip çıkmamız gerekiyor. Ne kimsenin kişisel egolarını tatmine, ne inatlaşmaya, ne de iktidar hırsına teslim edilemez bu ülkenin ve halkın geleceği. Deminde söylediğim gibi kim kazanırsa kazansın artık sadece Türkiye’yi daha çağdaş, güçlü, mutlu bir ülke haline getirmek için çalışmalıdır. Yoksa gözümüzün önündeki örnek ülkelerin yaşadıklarını yaşamamız çok uzak değildir. Oy kullanmanın belki de en önemli özelliği yukarıda saydıklarımız için binaya bir tuğla koymaktır. Ve hepimizin sorumluluğudur. Bunu yaparken de aklımızı vicdanımızı kullanmaktan başka çaremiz yoktur.

Kullandığımız oylarda güvenli bir şekilde ta buralardan Türkiye’ye gözlemciler ve temsilciler eşliğinde sağ salim ulaşmaktadır. Çünkü birçoğumuzun bu konuda kafa karışıklığı olduğunun gazete olarak bize yöneltilen sorulardan dolayı farkındayım. Tüm oylar buradan mühürlü sandıklarla Türkiye’deki sayım merkezlerine gidiyor gözlemcilerin ve temsilcilerin önünde sayım gerçekleşiyor. Yani buradan ya da dünyanın herhangi bir yerinden oylar Türkiye’ye salimen gidiyor. Ondan sonrası tamamen YSK yetkililerine kalıyor.

Değerli dostlar, geçtiğimiz üç hafta boyunca yani ramazan süresince İsrail’in Filistin’e yaşattırdıklarında bir gram azalma olmadı. Yani egemenler katliama devam ettiler, yer yer şiddeti azaltsalar da ne ramazan dinlediler, ne çoluk ne çocuk. Samanlıkta iğne büyüklüğündeki bu ülke kafasına göre istediğini yapmaya devam ederken ne kapı komşusu Suudilerden ne de bir başka İslam ülkesinden en ufak bir sert tepki almadı bir kaç kınama dışında. Yeri geldiğinde Yemene günde bilmem kaç yüz füze atmasını bilen din kardeşleri söz konusu İsrail olunca susup kaldılar. Demin bahsettiğim ülkelerin yönetimine dahi müdahil olan güçler derken tam da bundan bahsediyordum.

Toplumları ve halkları üretimden düşürerek kendisine bağımlı hale getirip istediği gibi sömüren İsrail ve benzerleri hiç bitmeyecek, mühim olan biz ve bizim gibilerin öz kaynaklarıyla dimdik ayakta durabilmesidir. Herkese ve her şeye rağmen.

Kıymetli okurlar bir Ramazan ayını daha bu hafta geride bırakıyoruz. Dünya ailesi olarak, yaşadığımız tüm olumsuzlukları geride bırakıp hep birlikte barış mutluluk içinde bir bayram geçirmeniz dileklerimizle herkesin Ramazan Bayramını şimdiden kutluyor, sağlık, mutluluk getirmesini diliyoruz.

Dostça kalın.