0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Merhaba değerli Dünya okurları. Bu haftanın sıcak gündemini yine Ortadoğu oluşturdu. Yıllardır bölgenin kanayan yaralarından sadece biri olan Suriye problemi yeniden karşımıza çıktı. Sınır bütünlüğünü korumak ve ülkeyi yabanı otlardan temizlemek adına Esad güçlerinin yeni operasyon hazırlığı içerisinde olduğu İdbil bölgesi, Suriye’nin mevcut hükümetine göre yasadışı örgütlerin, dini grupların konuşlandığı son yerleşim birimi. Özelliklede İşid artıklarının ve Esad muhaliflerinin konuşlandığı Kürt nüfusunda oldukça yoğun bulunduğu bölge, bir tek Suriye’nin değil tüm dünyanın ortak derdi.

Bölgede yaşanan ve de ileride yaşanabilecek her türlü gerginlik tüm dünyayı ilgilendiriyor. İranı ilgilendiriyor kapı bir komşu, aynı Kürt siyasi gruplar İran’da da mevcut. Rusya’yı ilgilendiriyor, Suriye krizinin başından beri olayın içindeydi kah arabulucu, kah müdahil, kah Esad’ın destekçisi olarak. Mesafe olarak da çok uzak değil bölge Rusya’ya. Türkiye’yi çok ilgilendiriyor hepinizin malumu sığınmacılardan, sınır güvenliğinden, toprak bütünlüğünden, Kürt sorunundan dolayı. ABD bölgede her şeye maydanoz olma özelliğinden dolayı olayın içinde. Her yere olduğu gibi buraya da barış ve istikrar getirme adına müdahil.

Asıl sebep bölgedeki petrol hattı, zengin maden yatakları, ileride yapılacak paylaşımda bende hissemi isterim derdi, uyuşturucuda dahil her şeyin geçiş hattı olan bölgenin güvenli olması, tek derdi bu ABD’nin.

Hal böyle olunca da bir Esad muhaliflerini, bir bölgedeki İran Kürt güçlerini bir onu bir bunu destekliyeyim derken pusulayı şaşırdı emlakçı Trump. Türkiye ile de son aylardaki birçok gerginliğin temelinde bu yatıyor. Türkiye’nin sınır bölgesinin güvenliği adına attığı adımlara ABD’nin demokrasi havarisi kesilerek sert çıkışları, İran’a uyguladığı yaptırımlar, Rusya ile restleşmelerinin temelinde bölgede gerekli hakimiyeti kuramamış olmasıdır.

Geçtiğimiz hafta, İran, Türkiye, Rusya devlet başkanlarının bir araya gelerek bölgede kan dökülmeden, barışçıl bir çözüme gidilmesi hem idbil halkının ve çevresinin zarar görmemesi, hem de Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi adına yaptıkları toplantı çok önemliydi.

Liderler hem birlikte ortak hareket ederek yeni bir cephede oluşabilecek bir insanlık dramını durdurmak adına ortak hareket etme kararı aldılar. Hepsinin kendilerine göre farklı kaygıları vardı tabi. İran kendi sınırlarındaki Kürt güçlerinin, özellikle İdbil, Afrin gibi Kürtlerin yoğun olduğu bölgelere kayarak örgütlendiğini, Irak, Türkiye, Suriye Kürtleriyle güç birliği yaparak kendilerine sorun çıkardığından dem vururken, Rusya aman bizim doğalgaza falan bir şey olmasın derdindeydi.

Bölgede yaşanacak yeni bir karmaşada en çok başı ağrıyacak olan Türkiye’nin derdini ise Cumhurbaşkanı dile getirdi. Zaten hali hazırda üç buçuk milyon Suriyeliye kapımızı açtık, bir o kadarını daha misafir edecek ne maddi gücümüz nede sosyal durumumuz var diyerek en çok Türkiye’nin muzdarip olduğunun da altını çizdi. Diğer iki lider buna biraz bozulsalar da pek bir şey diyemediler.

Gerçekten Suriye meselesi gündeme geldiğinden beri en çok sorun yaşayan ülkemiz oldu. Yüzbinlerce insan sınır kapılarımızdan canını kurtarmak bize sığındı. Sınır bölgemiz adeta yolgeçen hani oldu. Suriye’de tüm bunlar yaşanırken, ortaya çıkan sığınmacı krizine demokrasi havarisi Avrupalı komşularımızın birleşmiş milletlerin kararı olduğu halde “valla bize göndermeyin parasını verelim siz bakın” şeklindeki tavrı hafızalarımızdan silinmiş değil.

Bu gün Suriye, Irak, Libya gibi ülkeleri 40-50 yıllık planlarının parçası olarak karıştırıp sömürgeleştirip aynı zamanda kan gölüne çeviren ileri demokrasilerin çıkar savaşları her şeyin üstündedir kendileri için. Dünyada kendi milletlerinden başka insanlarında yaşadığını sadece kağıt üzerinde kabul eden, yeri gelince herkese insan hakları dersi veren bu “medeni” ülkeler konu Ortadoğu’daki, Afrika’daki insan hayatlarına gelince maalesef kendi kabuklarına çekiliveriyorlar.

İnsanlık tarihinin belki de en büyük soykırımına uğramış Yahudilerin yıllardır Filistin halkına yaptıklarını bir düşünün inanmak zor geliyor. Soykırımı yapanla soykırıma uğrayan konu Ortadoğu’ya silah satışına gelince ne güzel ticari ortak oluveriyorlar. Tıpkı Fransa’nın İngiltere’nin tüm yeryüzüne kibarlık, nezaket, insan hakkı, demokrasi havası estirirken, Lübnan’dan Afrika’ya, Cezayir’den, Mısır’a sömürgeleştirmediği yer kalmadığı gibi.

O teknolojisine, demokrasisine çok özendiğimiz ileri medeniyetlerin yüzyıllardır insanlığın üzerine basa basa bu hale geldiği gözlerden nede çabuk kaçabiliyor değil mi? Kendilerini zenginleştirip, ilerletmek adına her türlü cambazlığı yapmanın adını disiplin, çok çalışmak, dürüstlük gibi kavramların arkasına saklamak ne kadar kolay. 1940’lardan bu yana Afrika’da Güney Amerika’da, Ortadoğu’da talan edilmedik, elmas, altın madeni, yeraltı zenginlikleri bırakmayan ABD, Fransa, İngiltere gibi “medeni” ülkelerin ortaya çıkardığı insanlık dramları ortada.

Bu gün Ortadoğu ve ülkeleri için köktendincilikten, mezhep savaşına kadar ne varsa kullanan gelişmiş ülkeler, krizler ortaya çıkınca bir taraftan barış güvercinliği yaparken bir taraftan yeni silah satacak ortam buldukları için el ovuşturmaktadırlar. Her geçen gün daha az masrafla daha çok insanı yok edebilecek teknoloji geliştirmekte yarış edenler, utanıp sıkılmadan az gelişmişlere demokrasi dersi vermeyi de ihmal etmemektedirler. Nereye kadar kendi çıkar savaşlarına, diğer dünya halklarını kurban ederler bilinmez ama gidişat pek de iyi görünmüyor.

Buradaki asıl suçlu, dışarıdan yapılanlar yetmiyormuş gibi kendi içerisinde Şii-Sünni-Arap-Kürt diye birbirini yiyen Ortadoğululara, kabile savaşlarında kafa kesen Afrikalılara düşmekte bence. Tembellikten toprağından fışkıran petrolü, mermeri elini uzatıp işlememek için yabancıya bırakanda, zulmeden kadar suçludur.

Bu gün İdbil için bir araya gelenler keşke tüm zenginliklerini beraber değerlendirmek ve refah içerisinde yaşanabilir bir bölge oluşturmak için bir araya gelseler. Kim bilir belki bir gün oda olur diye umut ediyoruz.

Dostça kalın…

Yazar Hakkında

admin

Son Yazıları

Yazar'ın Tüm Yazıları

• Avustralya Gündem2024.09.07Eczacılar Daha Fazla Sağlık Sorununu Tedavi Edebilecek
• Avustralya Gündem2024.09.07AFP Uyardı Çocukları Hedef Alıyorlar
• Avustralya Gündem2024.09.07Suç Sorumluluğu Yaşı 10’a Düşüyor
• Avustralya Gündem2024.09.07Shorten giderken HUZURLU olduğunu söyledi