Emrah Yağlı – Hadi Savaşalım

ABONE OL
January 22, 2018 00:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Merhaba değerli Dünya okuyucuları. Ortadoğu’da yaşanan yapay karmaşaya sonunda Türkiye’ye de bulaştı. Daha doğrusu zaten Suriye’de yaşananlardan yeterince etkilendiğimiz, üç dört milyon insanın yerinden yurdundan olup gelip sığınmacı olarak yerleştiği bu insanlık dramının son noktasında bana göre çokta anlamlı olmayan bir şekilde Türkiye Suriye topraklarına girerek operasyona başladı.

Bana göre anlamsız dedim çünkü yıllardır İŞİD belası ile uğraşırken kimsenin kılını kıpırdatmadığı, bölgedeki insanların kaderiyle baş başa bırakıldığı zamanlarda, uzaktan uzağa üzülmüş gibi görünen herkes ne hikmetse bölge bu beladan yeni yeni kurtulmuşken birdenbire aslan kesiliverdi. İleride tehlike arz edeceği savıyla, ABD’nin desteklediği, Kürt güçleri şimdi bizim derdimiz oldu. Suriye’de yaşanan iç karışıklığa hiç üzerimize vazife değilken dibine kadar müdahil olurken kimsenin aklına gelmeyen bölgedeki sınır güvenliğimiz şimdi aklımıza geldi. Aslında sormamız gereken çok basit. Aylardır insan kasabı IŞİD’la mücadele edilirken gündemde olmayan bu konu şimdi niçin bu kadar önemsendi de askeri müdahale yoluna gidildi. Cevap olarak Kürtlerin bölgedeki hakimiyeti ve ileride İran ve Türkiye’dekilere örnek teşkil edileceği söylense de bana bu çokta mantıklı gelmiyor. Söylenenlere ve yaşadıklarımıza göre Türkiye’de dahil birçok kesimin askeri, maddi ve de manevi desteklediği İŞİD, kontrolden çıkıp petrol kuyularına kadar her şeyi kendi idaresine aldığında panikleyen egemenler, binlerce insanın kafası kesilince değil kendi çıkarları sarsılınca karar verdiler müdahaleye.

Kürtlere, alın size destek hadi bitirin bu İŞID’i diyen ABD ile onlar terörist, ne diye destek veriyorsun diyen Türkiye arasında tırmanan gerginliği hatırlarsınız. Suriye’de, özgür Suriye ordusu ile hükümet güçlerinin yıllardır süren ve bana göre sadece mezhep savaşı olan mücadelesinden kaynaklanan otorite boşluğunu, önüne gelenin kullandığı bu zeminde şimdi de Rusya (nedendir bilinmez)destekli Türkiye’nin müdahalesi nasıl bir sonuç verecek hep beraber göreceğiz.

Ülkelerin toprak bütünlüğünü korumaya çalışması en doğal hakkıdır. Başka ulusların iç işlerine müdahale etmemekte herhalde adab-ı muaşeret gereği herkesin uyması gereken bir kuraldır. Türkiye’nin Suriye kargaşasındaki aldığı Sünni yanlı tavrıyla zaten otomatik olarak müdahil olduğu bu durum, üstüne birde Suriye’den kaçan rejim muhaliflerini yani özgür Suriye Ordusu militanlarını besleyip, tedavi edip yeri gelince sınırdan kolayca gidip gelmelerini sağlayınca ilişkileri daha da germiştir. Tam bu noktada sormak istediğim şudur: “şimdi sen ileride başıma bela olur diye benim topraklarıma girip Kürtlere müdahale etme gereğini duyuyorsun da benim başıma bela olan muhalifleri yıllardır besleyip, semirtip, yeri gelince tedavi edip sana göre yanlış bana göre doğru benim devlet sistemimi, değiştirmeye çalışanlara her türlü yardımı yaparken benim toprak bütünlüğümü, sınır güvenliğimi kevgire çevirirken aklın neredeydi?” diye soran olursa ne cevap verilecek. Öyle ya, her şey apaçık ortada. Afrin’e yirmi otobüslük konvoyla yola çıkan Özgür Suriye Ordusu militanlarının otobüste çektiği hatıra fotoğrafları bu gün boy boy yayınlandı. Kendin Kürt güçleri teröristtir diyerek müdahaleye giderken Suriye devleti tarafından terörist ilan edilenleri götürürsen yanında bu ne perhiz ve ne acayip karmaşa derler adama. Derler de altından bile kalkamazsın.

Aslında çok gereksiz, hatta bana göre ülkedeki saçma gidişata, çocuk tecavüzlerine, anti demokratik kararlara, ekonomik çıkmazlara karşı bir nebze olsun halkın dikkatini başka yerlere çekmek, diğer yandan 2019 seçimlerini ya erkene almak ya da zamanında yapılacaksa da milliyetçi bir cephe oluşturarak, azınlık karşıtı bir propagandayı topluma yedirmek adına başlatılmış olan bu müdahalede olan gene gariban halk çocuklarına olacak iki tarafta da. İki kuruş parası olmadığı için bedelini ödeyemeyip askerlik yapana artık enayi gözüyle bakıldığı yurdumuzda sanal medyadan sanki kurtuluş savaşına gidiyormuşuz gibi saçma sapan kahramanlık nidaları atanlara, sormak lazım acaba kaçınız askerlik yaptınız kaçınız parasını verdiniz. Başkalarının iç işlerine, topraklarına müdahale etmeyi kahramanlık sanılan birçok örnekte sonucun hüsran olduğunu gördük defalarca. Ankara’dan, Çorum’dan oturduğu yerde asıp kesenler, iş büyüyüp daha da ciddileşirse neler yaşanacağını kestiremiyorlar sanırım. Teknoloji hele silah teknolojisi çok gelişti. Bakarsınız bir akşam balkonunuzda çay içip savaş geyiği yaparken iki nükleer bombayla keklik gibi avlayıverirler adamı ruhun duymaz. Ayrıca el alemin gariban çocuğunun kanıyla kahramanlık taslamak kolay, sıkıysa gönüllü git nasıl kahraman olduğunu herkes görsün ya da nasıl kaçtığını. Unutmamak lazım savaş herkese her millete zarar verir sebebi ne olursa olsun. Hele de yıllardır savaşın, felaketin içinde yaşayan birileriyle savaşa tutuşuyorsanız daha kötü. Kaybedecek fazla şeyi olmayanlardan korkmak gerekir.

Bu konuda birilerinin aklıselim hareket edip çok geç olmadan, insanların canı yanmadan bu yanlıştan dönme kararı alırlar diye umalım hep birlikte.

Değerli okurlar, demokrasinin bel kemiklerinden birisi de siyasi partilerdir. Bize kendi fikrimize, en uygun olanı seçip, bizi temsil etme yetkisini verdiğimiz siyasi partiler. Seçtiklerimiz ya iktidardır ya da muhalefet. Türkiye’de bu konuda da sanırım büyük bir karmaşa yaşanıyor.

Bu kadar yıldır hiç kimse ya üzülmesin diye ya da kasten CHP ve liderine muhalefet olduğunu söylememiş sanki. Yaşanılan her krizde, her skandalda iktidarın bir parçası gibi hareket etmekten vazgeçmeyen, bu haliyle de her geçen gün tabanını kaybeden ana muhalefet lideri hem partiye hem ülkeye hem seçmenine zarardan başka bir şey vermiyor. Son Afrine müdahale olayında da başka çözümler önereceği yerde, havadan müdahale yapılırsa daha başarılı olacağını belirten CHP lideri acaba kime ve nasıl yaranma kaygısında merak ediyorum.

Cumhuriyetin doksan yıllık partisine verebileceği başka zarar kalmadıysa ki bana göre kalmadı artık başka birilerine yerini bırakıp çekilmeli diye düşünüyorum. Siyasette ister iktidarda, ister muhalefette miadınız toplum için üretken olduğunuz sürece geçerlidir. Ülkede çocuk tecavüzleri, hak ihlalleri, gericileşme almış başını gidiyorken Suriye’ye nasıl müdahale edileceğinin yolunu gösteren bir muhalefet miadını çoktan doldurmuştur.

Dostça kalın…

En az 10 karakter gerekli