Çin’in sosyal kredi sistemi ile ilgili hazırlanan rapor sistemin baskıcı ve totaliter bir kitlesel gözetleme aracı olduğunu, yabancı şirketlerin de tutumunu etkilediğini öne sürüd.
Şirketlerin ve vatandaşların davranışlarını gözetleme ve biçimlendirme amaçlı büyük veri sistemi olan Çin’in sosyal kredi sisteminin, Çin’in sınırlarını aşarak yabancı şirketleri etkilediği ifade edildi. Kitlesel gözetleme aracı olarak nitelendirilen sistem, hala daha gelişim sürecinde bulunuyor. Vatandaşlar ve şirketler hakkında toplanan verilerin yapay zeka aracılığı ile sosyal, siyasi ve ekonomik davranışlar açısından değerlendirilmesi ve puanlanmasını içeren sistem çok fazla eleştiriye maruz kalıyor. Düşük puanlı insanların seyahat etme gibi özgürlükleri kısıtlanırken, yüksek puanlı kişilerin ayrıcalıklı hizmetlere erişim sağlayabilmesi de dikkat çekiyor. Çin hükümeti 2020 yılına kadar bütün 1.35 milyarlık nüfusunun hepsini sisteme dahil etmeyi amaçlıyor. Amerikalı akademisyen Samantha Hoffman’ın Canberra’daki ASPI Uluslararası Siber Güvenlik Enstitüsü için hazırladığı rapor ise sistemin etkisinin Çin’in sınırları ile sınırlanmadığını ve yabancı şirketlerin davranışlarını da etkilediğini gözler önüne seriyor. Hoffman Çinli otoritelerin ABD ve Avustralya’daki havayolu şirketlerine baskı yaparak Pekin’in Tayvan’la ilgili tercih ettiği terminolojiyi kullanmaya zorlamasını örnek olarak gösterdi: “Sivil havacılık sektörü sosyal kredi sisteminin zorunluluklarına ayak uydurmak durumunda kalmış ve Çin Komünist Partisi’nin Tayvan’la ilgili görüşlerini benimsemiştir.” 1 Ocak 2018 tarihi itibarıyla Çin şirket lisansına sahip şirketler sosyal kredi kodları ile uyumlu hale getirilmek durumunda bırakılmış ve bütün şirketlerin sisteme adapte olması sağlanmıştır. Avustralyalı havayolu şirketi Qantas bu ayın içerisinde küresel web sitelerinde Çin hükümetinin talepleri ile Tayvan için kullanılan terminolojinin değiştirileceğini açıklamıştı.