Avustralya’da İnanç Muafiyet Tarihi COVID AŞISI VE SORULAR
Camilere, Kliselere veya diğer ibadet merkezlerine aşısızlar alınacak mı? Avustralya hukuk sistemini nasıl bir zorlu süreç bekliyor. Hangi din mensuplarına daha önceleri aşı muafiyeti izni verildi?
Avustralya içinde, COVID-19 aşısından muaf tutulmak için dini bir hak isteme muhtemel mi?
Sydney ve Melbourne'de, evde kalma emirleri sunulduğundan bu yana, Avustralya genelinde "tecrit karşıtı" protestolarda dini mesajlar da ortaya çıkıyor.
NSW'nin yeniden açılma planına göre, eyaletin aşılama oranı yüzde 70'e ulaştığında yalnızca tam aşılı kişiler ibadet yerlerine gidebilecek. Aynı şekilde Victoria’da aşısız kişilere sınırlamalar getirilecek.
HYIC (Hume Islamic Youth Centre) merkezi de İbadet yerlerinde aşı statüsünün uygulanmasına karşı açıklama bir açıklama yaparak aşılı – aşısız herkesin ibadet yerlerine alınmasına vurgu yaptı.
Sydney’de Temmuz ayında düzenlenen bir gösteride bir kişi "İsa'nın kanı benim aşımdır," yazılı pankartı vardı.
HİÇ BİR DİN KARŞI ÇIKMADI
Avustralya'daki büyük nüfusa hitap eden din mensuplarından hiçbiri, takipçilerine COVID-19'a karşı aşılamayı bırakmalarını açıkça söylemedi.
Bunun yanın sıra, birçok inanç lideri, aşı hakkında yanlış bilgilendirmeyle mücadele ederek kilit bir roller oynadı.
Batı Avustralya Üniversitesi'nde hukuk ve din uzmanı olan Dr Renae Barker, işte bu gri alan diyor. Barker, aşılanmamış kişilerin belirli faaliyetlere katılmasını engelleyen politikaların, hukuk sisteminin karar vermesini zorlaştıracağını söyledi.
Victoria ve NSW, bazı endüstrilerde dini muafiyet hükmünü garantini altına almakta.
ABD’de binlerce insan dini gerekçelerle aşı zorunluluklarından muafiyet talep etti.
Barker, "Dini muafiyetler hakkında konuşmamız gerektiğini düşünüyor muyuz? sorusuna ‘muhtemelen," dedi, "Bu konuşmanın çok ileri gideceğini sanmıyorum. Bence politikacılar çok çabuk sağlık diyecekler, bu durumda kozlar. din özgürlüğü olacak."
Avustralya'nın dini muafiyet tarihi
Avustralya'nın yakın tarihine bakıldığında, aşı muafiyeti için başarılı bir şekilde lobi yapan tek bir din var. Bu, sağlıklarını yönetmek için dua ile şifaya inanan Hristiyanlığın küçük bir mezhebi olan Hristiyan Bilim İnsanları (Christian Scientists).
2016 Nüfus Sayımına göre, 974 Avustralyalı kendini bu mezhepten tanımladı. Ülkede 12 milyon kişi Hristiyan hanesini tıkladı.
Bu kiliseye, Federal Hükümet'in çocukların çocuk bakımı ve aile yardımı alabilmeleri için aşılanmaları gerektiği anlamına gelen yeni "Aşı yoksa, Ödeme de yok" yasalarından 1998’de muafiyet verildi.
Ancak, konu COVID-19 olduğunda, Hristiyan Bilim İnsanları mezhebi farklı bir yaklaşım benimsiyorlar.
Brisbane'den Christian Scientist uygulayıcısı Edwina Aubin ABC’ye verdiği demeçte, "Sorunlarımızı duayla Tanrı'ya emanet etme pratiğimize gelince, bu gerçekten değişmedi. Biz 'aşı karşıtı' değiliz ama 'ama yanlısı' da değiliz… eğer gerekliyse, yapacağımız şey bu," ifadelerini kullandı.
Federal Hükümet, 2015 yılında, artık bu muafiyete gerekli olmadığını ilan ederek, dini aşılama muafiyetlerini tamamen kaldırdı.
COVID-19 aşısı için eyaletler, aşılanmamışlar için farklı kurallar sistemine doğru ilerlerken, aşıya karşı dini ve vicdani ret konusunda yeni tartışmaları da beraberinde geldi.
Dr Barker, Avustralya mahkemelerinin yasal bir ayrım yapmak için "gerçekten zorlanacağı " bir alan diyerek, "bu çok önemli bir ayrım olacak" ifadelerini kullandı.
DİNİ VE KİŞİSEL TERCİH AYRIMINA ÖRNEK
Mahkemelerin neden zorlanacağına örnek veren Dr Barker, ayrımcılıkla mücadele mevzuatı kapsamında korunan bir kişinin gerçekten dinine dayanarak bir şey yapıp yapmadığı Avustralya mahkemelerinin karar vermesi gereken davalar için de en önemlisi olacak.
Ayrımı vurgulamak için şu örneği veriyor: Eğer bir kişi, vegan olmayı sağlığı için iyi olduğuna inandığı için bunu seçerse ve işyeri bir öğle yemeğinde vegan seçenekleri sunmayı reddederse, bu ayrımcılık değildir. Ancak, eğer birisi hayvansal ürünleri yememeyi dininin bir gereği olduğu için kaçınırsa ve işyeri buna uyum sağlayamazsa o zaman durum değişir.
Uluslararası nasıl ele alınıyor
Uluslararası hukuk, tüm vatandaşların dinlerini özgürce yaşama hakkını güvence altına alır, ancak bu, sınırsız olduğu anlamına gelmez.
Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin (ICCPR) 18. Maddesi, bu sınırların "kamu güvenliğini, düzenini, sağlığını veya ahlakını" korumak için gerekli olanı içerdiğini belirtir.
COVID-19 aşı gereksinimlerinin eyaletten eyalete değiştiği Amerika Birleşik Devletlerinde, bir salgın karşısında din özgürlüğünün ne kadar genişleyebileceği konusundaki tartışmalar tüm hızıyla devam ediyor.
Dininden dolayı aşı olmak istemeyenler arasında, Los Angeles Polis Departmanından 2600 kişi ve Başkent Washington’da ise binlerce hükümet çalışanının olduğu açıklandı.