EKREM GÜLCAN, ‘KALİTELİ BİR YAŞAM HER BİREYİN HAKKI’

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

Avustralya doğumlu genç iş adamı Ekrem Gülcan, 3 yaşında terk ettiği ülkeye 26 yaşında geri dönerek fabrika açtı. Bir çok ülkede inşaat ve yatırım projeleri olan Ekrem Gülcan, çocukluğunu geçirdiği Bodrum’da 4 büyük inşaat projesini de yönetmekte. 

Örnek ticari hayatı ve kişiliği ile toplumda saygın bir yeri olan Ekrem Gülcan, söyleşimizde Avustralya’da yetişen gençlere de çok önemli tavsiyelerde bulundu. Melbourne’da gerçekleştirdiğimiz bu söyleyişi siz değerli okurlarımıza sunuyoruz. 

RÖPORTAJ: MUSTAFA YILMAZ

MY: Ekrem bey, soruma ilk Bodrum projenizden başlamak istiyorum. Güllük’te şu anda kaç adet projeniz var ve ne durumda? 

EG: Güllük’te 4 adet gayrimenkul yatırım projemiz bulunmakta. Bu projelerden biri tamamlandı ve satışları hızlı bir şekilde yapıldı. Bir projemiz tamamlanmak üzere diğer iki projemiz de kaba inşaatlar devam etmekte. 

Bunun dışında Bodrum bölgesinde arsa sahiplerinin talepleri doğrultusunda prestijli villa projelerini hayata geçirmekteyiz. Geçmişte birçok villa projesini de hayata geçirdik. Şu anda bu yönde hali hazırda devam eden 2 lüks villa projemiz devam etmekte. Bunlardan birinin sahibi bir İngiliz, diğeri ise Azerbaycan’ın büyük bir finans kuruluşunun sahibine ait.  

GÜLLÜK PROJESİ, KOLAY ALIM GÜCÜ İLE YATIRIMA ÇOK UYGUN 

MY: Niye Güllük koyunu seçtiniz? 

EG: Güllük, Ege Denizi’ndeki Mandalya Körfezi’nde (“Turquoise Sahili” olarak da bilinir) yer alır ve Bodrum Yarımadası’nın kuzeydoğusunda bozulmamış bir balıkçı limanıdır. 

Bodrum / Milas (BJV) Havalimanı’ndan sadece 10 dakika, Milas’a 15 km ve Bodrum’a 45 km mesafededir. Güllük’te yerel olarak yakalanan levrek, çipura balıkları ile birlikte çeşitli deniz ürünlerinin özel olarak servis edildiği balık restoranları da bulunmaktadır. Buna ek olarak birkaç süpermarket, otel ve bankalar ile çok sayıda yerel mağaza ve işletme de bulunmaktadır.

Yerel konumlar arasında plaj, eğlence tekne gezileri ve görkemli gün batımı sayılabilir. 1933’ten önceki yıllarda Kulluk olarak bilinen Güllük, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Yunanlılar’ın ticaretinde ithalatçı bir limandı.

Osmanlı döneminde mağaza binaları ve depo olarak kullanılan binalar günümüzde restoranlar ve dükkan olarak kullanılmaktadır.

Bodrum-Milas karayolundan ilçeye gelen yolun yenilenerek 4 şeritli yola dönüştürülmesi ve ihalesi tamamlanan Güllük Marina projesi, bölgenin çehresini değiştirecek ve gayrimenkul fiyatlarının artmasına katkı sağlayacağından dolayı bizim için bir tercih sebebi oldu.

Ayrıca Bodrum kendisini çevreleyen bir çok koydan oluşmakta. Her sene koyların popülerliği değişiyor.  Ünlülerin ve Dünya zenginlerin gittiği koy o sene popüler oluyor. 

Yalıkavak ve Gümüşlük gibi koylar en popüler olanı ama arsa ve bitmiş gayrimenkul fiyatları çok yüksek. Coğrafyaya hakim olduğumuz için her insanın alım gücüne hitap edecek ve gelecekte para kazanmalarını sağlayacak olan Güllük koyunu seçtik. 

FİYATLARIMIZ OLDUKÇA DAVETKAR

MY: Fiyatlarınız nasıl? 

EG: Fiyatlarımız oldukça davetkar. Özellikle son 2 yılda AUD’nin TL karşısında yükselmesi, burada yaşayan ve Bodrum gibi dünya markası bir belde de konut sahibi olmak isteyen vatandaşlar için oldukça uygun. Biz bu projelerimizde açıkçası büyük karlar öngörmedik. Avusturalya ve Türkiye arasında bir köprü kurmak istedik. Fiyatlarımız 4 farklı projeye göre farklılık göstermekle birlikte  fiyat aralığımız ise 2+1 daireler için 110.000 AUD ile 150.000 AUD arasında, müstakil havuzlu 5+1 villalarımız için ise 450.000 AUD  ile 750.000 AUD arasında değişmektedir. 

YILLARDIR ALDATILAN GURBETÇİNİN KADERİ ADETA DEĞİŞİYOR… 

MY: Niye fiyatlarınızı yüksek tutmadınız? 

EG: Avustralya’ya 2007 yılında geldim. Geldiğimden bu yana hep şu hikayeleri duydum. ‘Kardeşime para gönderdim – parayı üzerine geçirdi.’ – ‘Dayımın oğluna ev al dedim – kendi üzerine geçirdi.’-  ‘Müteahhitte para gönderdim, daireyi teslim edemedi.’ vs..

Dedim ki artık insanların daha da mağdur olmasına gerek yok. Türkiye’ye karşı da bir güven soğuması vardı. Bu güven soğumasını kırmak ve Türkiye’ye yatırımı yeniden tazelemek için fiyatlarımızı yüksek tutmadık. Biz buradayız (Melbourne) güven de veriyoruz, tapuları anında teslim ediyoruz. 

MY: Peki, size niye güvensinler? Daha önceden inşaat sektöründe tecrübeleriniz var mıydı? 

EG: Atılım Construction İnşaat Taahhüt Proje ve Mimarlık Ltd. Şti. kurucu ortağı olarak, aile şirketlerimizde inşaat ve gayrimenkul sektöründe 1998 yılından bu yana hizmet vermekteyiz. Şirket kurucuları olarak, yurtiçinde Ankara, İstanbul, İzmir, Bodrum ve Kırklareli’nde, yurtdışında ise Avustralya,

Romanya, Irak, Azerbaycan, Türkmenistan, Afganistan, Katar ve Nijer gibi pek çok ülkede hayata geçirilen projelerde bulunarak önemli tecrübeler edindik.

Temel faaliyet alanımız inşaat olan Atılım Construction’da, inşaat taahhüt, arsa payı karşılığı projeler, doğal taş bina kaplamaları, doğal taş sert peyzaj işleri, çelik yapılar, proje yönetimi ve danışmanlık ile projesel hizmetleri yerine getirmekteyiz.

Misyonumuz ;Atılım Construction olarak, kaliteli bir yaşamın sürdürülebildiği yaşam alanlarının her bireyin hakkı olduğuna inanıyoruz. Tüm ekibimiz ve iş ortaklarımız ile bunun sağlanması için çalışmaktayız.

Vizyonumuz;Yenilikçi, akılcı ve doğru yaklaşımlar ve çözümlemeler ile Türkiye’nin köklü ve güvenilir inşaat kuruluşlarından biri olmak.

Hizmet vermiş olduğumuz konut sektöründe müşteri memnuniyetinin, başarıyı ve başarının devamlılığını getiren en büyük etken olduğunun bilincindeyiz. Bu yüzden müşteri memnuniyeti firmamızın öncelikli konularının başında gelmektedir.

EKREM GÜLCAN’IN AVUSTRALYA HAYATI’ YENİDEN BAŞLIYOR 

MY: Avustralya’ya nasıl oldu gelmeniz? 

EG: 2007 yılında Melbourne 3 aylığına İngilizce öğrenmek için geldim. Aslında Avustralya’ya doğumluyum. 3 yaşında temelli dönüş yaptığım ülkeye 26 yaşında tekrar geri dönmüş oldum. 

MY: Avustralya’daki ticari serüveniniz nasıl başladı? 

3 aylık dönemde buradaki markette açıklar olduğunu fark ettim. Özellikle kalite yönünden. Bizim yaptığımız işler adeta 10 gömlek daha fazlaydı. Bunun üzerine burada fabrika açmaya karar verdik. Üçüncü ayımın sonunda yeri tuttum ve fabrikayı açtım. Şu an halen aynı adreste bulunmaktayız. Yakın daha büyük bir fabrika inşaatı içinde çalışmalara başlıyoruz. 

MY: Buranın standarttı düşük olduğu için mi kalite yok dediniz? Yoksa tercih meselesi mi? 

EG: Avustralya’da eskiden evlerde soba bile yokmuş. Şu anda Dünya’da küresel bir ısınma var. Melbourne’da gün içerisinde 20 derecelik bir hava değişimi olabiliyor. Bu hava değişimi insan sağlığına zarar veriyor. Devlet izolasyonu geliştirmede geri de kalmış. Fakat, 2018 yılından itibaren bu konuya çok ciddi yaklaşılıyor ve yaptırımlar uygulanıyor.

MY: Sizin ürünlerinizdeki izolasyon kalitesi nedir?

EG: Biz PVC kullanıyoruz. Kullandığımız ürünlerin her biri (aksesuarlar dahil) en kalitelisi. Bu kalitenin dışına hiç çıkmadık. Menteşe, kilitler dahil ürünlerimiz en az 10 yıl garantili. İçimize sinmeyen hiçbir ürünü müşterilerimize uygulamıyoruz.

MY: Maliyetleriniz yükselmiyor mu? Bu da sizi tercih etmelerine engel değil mi? 

EG: Evet, ilk beş yıl piyasada bir sıkıntı yaşadık. Fiyatlarımızdan dolayı pek tercih edilmedik. Daha sonra bizdeki kaliteyi görenler gelmeye başladı. Devlet ihaleleri alıyoruz. Yeni iki proje daha aldık.  Bunun yanında 20’inin üzerinde okulun pencerelerini yaptık. Özel apartmanlar, karakol, hastane gibi işlerimiz de teslim ettik.

5 YIL SONRA SATIŞLAR ARTTI

MY: Bütün bu işler 5 yıl sonra mı oldu? 

EG: Yani, evet. İlk beş yıl ufak projeler yaptık. İlk okul ihalemizi 2011 yılında aldık. PVC, Avustralya için o zamanlar yeni bir ürün olduğundan dolayı satışı da haliyle yavaştı. İnsanlar ürünlerimizin çok konforlu olduklarını gördükten sonra satışlarımız arttı.

‘Dubai’de yeni bir inşaatımız başlıyor.’

EKREM GÜLCAN

MY: Avustralya ve Türkiye dışında projeleriniz var mı ? 

EG: Yeni bir oluşum için geçen hafta Dubai ziyaretim oldu. Orada Allah nasip ederse yeni bir inşaatımız başlıyor. Yakında Katar ziyaretim olacak. Bu projelerimizi Türkiye üzerinden işletiyoruz.  

Bunun yanında, Türkiye’de yeni proje olarak aldığımız bir hayvan çiftliğimiz mevcut. Bu işletmede de 40’dan fazla kişiye iş imkanı sağlamayı düşünüyoruz.

‘ÇEVRECİYİZ’, AĞAÇLARIN HEPSİNİ KORUDUK 

MY: Bodrum’daki projelerinize dönersek. Avustralya’da edindiğiniz inşaat tecrübelerini oraya da aktardınız mı?

EG: Güzel yönleri tabii ki aktardık. Mesela, Türkiye’deki ev tesliminde mutfaklarda ocak, fırın olmaz. Ama, biz bunları sunuyoruz. Hatta, Dubai’de edindiğimiz tecrübeyi de ileri de aktarmayı düşünüyoruz o da evi tamamen mobilyalı teslime etme. 

MY: Çevreden bahsedersek. Çevre düzenlenmesine önem verdiniz mi? Yani, yeşillik alan var mı? 

EG: Arsalar zeytinlikti. Biz de çevreci olunca bu ağaçların hepsini korumaya alarak -kökünden çıkardık ve başka yere naklettik. Sadece bir projenin peyzajı için 1.5 milyondan fazla para harcadık. 12 ay boyunca yeşil kalacak şekilde peyzaj uygulaması yapıldı.

Meyve ağaçları da mevcut. Hatta, evini teslim ettiğimiz bir ev sahibi ilk ürünlerin resmini paylaştı. 

TAPULARI TESLİM EDERKEN SANKİ KENDİM EV SAHİBİ OLMUŞ GİBİ MUTLU OLUYORUM

MY: Şu anda teslim edilen evler var o zaman? 

EG: Var. Çok memnun oluyoruz. En güzeli burada ki gurbetçi – Aile dostlarımız bizlere güvendiler. Burada yerleşik olmamız ve 13 yıldır duruşumuzun değişmemesi bu güveni sağladı. Tapuları teslim ederken sanki kendim ev sahibi olmuş gibi ben onlardan daha mutlu oluyorum. 

MY: Bir bakıma Türkiye’deki müteahhitlere olan güvensizlik yargısını kırıyorsunuz? 

EG: O kötü yargıyı kırmak gerekiyordu. Bir çok müşterimin tapusunu zorla verdim. Artık gelin alın diyordum. O kadar güven oluştu. Biz zaten proje aşamasında insanlara güven olsun diye bütün tapuları çıkartarak ayrı bir masraf yapıyoruz. Tapular kendi kasamızda tutuyoruz ve vakti geldi mi teslim ediyoruz. 

MY: Kasanızda duruyor derken. Normalde öyle olmuyor mu?

EG: Hiçbir malımız ipotekli değil. Hepsi öz sermayedir. Tapular kendi kasamızda her an verilmeye hazırdır. Bir çok firma boyundan büyük işlere girerek tapularını bankalara ipotek verirler. Müşterisinden parayı alacakta, ipoteği kaldıracakta, tapuyu verecek vs.. Böyle işler mide bulandırıyor. Bakıyorsunuz, müteahhit sıkıntıda tapusunu alamıyor çünkü bankaya borcu var. 

AVUSTRALYA’DAKİ EMEKLİLİK PARANIZI YATIRIMA ÇEVİRİN

MY: Avustralya’da biliyorsunuz Superannuation sistemi var. Burada biriken para Türkiye’de yatırım olarak kullanılabilir mi? 

EG: Bizden Superannuation’ı kullanarak ev alanlar oldu. Biliyorsunuz Superannuation emeklilik sistemi ve sizin emeklilik döneminizde yaşam kalitenizi aynı seviyede tutmak için var. Diyor ki sistem, bunun karşılığında bir yatırım yapabilirsin. Ama yaptığın yatırımın gelir elde etmesi lazım. Mesele nasıl, kira geliri gibi. Bizden bu şekilde ev alanlar oldu ve evlerini kiraya verdiler. 

MY: Kira geliri dediniz. Ne kadar gelir getirmekte?

EG: Kiraya iki türlü verebilirsiniz. Sezonluk ve yıllık. Sezonlukta kendi gayri menkullerimden örnek evreyim- Aylık 8 ila 10 bin arası kira geliri oluyor. Yıllık olursa aylık 2-3 bin arası değişmekte. 

KONU: GENÇLER VE TAVSİYELER

MY: Genç yaşta burada bir fabrika kurdunuz. Anladığım kadarıyla da ufak yaşlardan itibaren çalışma hayatındasınız. Şunu sormak istiyorum özellikle Avustralya’da yetişen Türk gençlerine iş hayatında neler tavsiye edersiniz? 

EG: Burada biraz belki sert kaçabilirim. Burada yetişen gençler çok şanslı. Belli bir yaşa kadar annesinin babasının evinde oturuyorlar. İş imkanları ve kazanma imkanları var. Ama paralarını doğru yerlerde değerlendirmiyorlar. Ailenin ve devletin sunduğu imkanlardan dolayı da tembelleşiyorlar. 

GÜLCAN, ‘‘BİZ, YAZ VE KIŞ MEVSİMİNİ ‘SEVGİLİYİ BEKLER GİBİ’ BEKLEDİK…’’

MY: Burada yanlışlık nerede? 

EG: Yokluk görmüyorlar. Biz peyniri dün yedik bugün sarardı diye onu çöpe atmadık. Onu peynirli yumurta yaptık ertesi günde onu katık olarak yedik. Bir şeyin değeri, kıymeti vardı. Şimdi hiçbir şeyin kıymeti yok – her şey çok bol. 

Kimin evine gitsen muzundan mandalinasına kadar (yazı-kışı 12 ay fark etmiyor) her mevsimin ürünlerini bulabiliyorsun. Hasretini çektiğin bir şey yok. Hasret çekmeyince de değer olmuyor. Biz, yazı ve kışı sevgiliyi bekler gibi bekledik. 

Gülcan, ‘Gençlere ufak şeylerle mutlu olmasını öğretmemiz lazım..’

MY: Peki, bu nasıl aşılabilir? 

EG: Gençleri ufak şeylerle mutlu etmesini öğretmemiz lazım. Bugün sen çocuğunun eline her imkanı verirsen şımarıyorlar. ‘Nimet Arsızı’ oluyorlar. Tabi, istisnalar kaide bozmaz, çok çalışkan ve parasını doğru değerlendiren gençlerimiz de var.. 

Gençler şunu da düşünmeli ve diyebilmeli – ben nasıl ne yaparım da Türk toplumuna faydalı ve örnek birer şahıs olabilirim. 

MY: Kültürün unutulmaması bu noktada önemli mi? 

EG: Kesinlikle. Değerlerimizin, kültürümüzün unutulmaması lazım.  Bu iş anne babaya saygıdan başlar çevremizdeki büyüklere saygıya kadar… Evinde ki rızkın, gelen nimetin değerini bilmeye kadar devam eder.  Hatırlıyorum, çocuktuk, okuldan eve geliyoruz, karnımız aç ama sofraya oturmak için babamızı beklemek zorundaydık. Sofranın bir kıymeti bir değeri vardı. Hayat paylaştıkça güzelleşiyordu.

Şimdi herkes kendi odasında, kendi telefonunda. Kimin ne saatte yemek yediği belli .. ne zaman yattığı belli… 

MY: Kültür asimile mi oluyor? 

EG: Yavaş yavaş oluyor. Aslında Türk kültürü o kadar güzel ki bunu kaybetmemek lazım. Büyükle nasıl konuşulur. Sofra adabı nasıl olur. Eskiden evde yemek pişer komşuya da verilirdi. Şimdi öyle bir şey de yok.

Siz şu anda işverensiniz. Masa başındasınız ama ben öyle inanıyorum ki fabrikaya inseniz pencere üretimi yapabilirsiniz.   

EG: Tabii tabii. Mesela iki gün önce bir işin yetişmesi için fabrikada konakladım.. Makina bozulmuştu – serviste gelmeyince gece indim aşağıya işi kendim yaptım. Verilmiş bir söz vardı. Kendi işimi iyi öğrenmemiş olsaydım sözümü yerdim. 

İŞ HAYATINDA YAŞADIĞIN FIRTINALAR SANA İSTİKRAR SAĞLAR

Sizce, gençler bir mesleğe yönelmeli ve orada devam mı etmeliler? 

EG: Avustralya’daki gençler çok daldan dala atlıyorlar. Bir gün geliyor abi ben forklift ehliyeti aldım bunu yapacağım. Tamam yap diyorsun. Diğer gün geliyor ben kamyon ehliyeti aldım bu işi yapacağım. İstikrar yok. İstikrar olmayınca yaptığın işten de verim alamazsın. İş hayatında yaşadığın fırtınalar sana istikrar sağlıyor. Önemli olan günün sonunda tekneyi limana yanaştırman. Verdiğin sözü tutman. 

Büyüklerimiz söyle derdi; Gemilerin çoğu bir insan yüzünden batmıştır,  deniz yüzünden değil.

Peki, siz gençlere iş imkanı sundunuz mu? 

Bir çok defa sundum. Ama, iş biraz ağır olunca bıraktılar. Neden, seçme şansları çok. Bizlerin özellikle büyüklerimizin zamanında fazla seçme şansları yoktu. 

ALLAH SANA BİR GÜÇ (PARA) VERİYOR BUNU DOĞRU KULLANMAK LAZIM. 
İŞ HAYATINDA, BECERİNİN YÜKSEK OLDUĞU KONULARI DEĞERLENDİRMELİSİN.
İNSANLARI SEVMEK LAZIM. BİR İNSANI ALLAH’IN YARATTIĞI KUL OLARAK SEVMEMİZ LAZIM. 
ÇALIŞANLARIMA İŞ ORTAKLARIM GÖZÜYLE BAKARIM.
O KADAR ÇOK PERDE ÇEKTİLER Kİ GÖZÜMÜZE, BAKIYORUZ AMA GÖREMİYORUZ. 
İNSANLARA SEVMEK İÇİN BAKMALIYIZ ELEŞTİRMEK İÇİN DEĞİL. 
BİRİSİ BİR HATA YAPIYORSA ONA YARDIMCI OLMALIYIZ – KENDİ ETTİ KENDİ BULDU OLMAZ.
İŞ HAYATINDA YAŞADIĞIN FIRTINALAR SANA İSTİKRAR SAĞLAR
GÜN IŞIĞINI KULLANMAK LAZIM. ERKEN YATAN YOL ALIR 

EKREM GÜLCAN’DAN İNCİLER….