ARABA MUHABBETİ

Buralara ilk geldiğimiz sıralarda Commodore marka bir arabam vardı. Beni hiç yollarda bırakmadığı için onu çok sevmiştim. O arabayla çocuklarımı, komşularımı, aldıklarımı taşırdım.

O zamanlarda bir slogan gördüm. “Commodore'a iterek giderim ama Ford’a binmem” diye. Arabamı çok sevdiğim için bu slogan hoşuma gitmişti. Asıl konuşmuşum ki ondan sonra ki yıllarda eşim taksici olduğu için uzun yıllar taksi artığı Ford marka arabaları kullanmak durumunda kaldım. Genelde Ford marka arabalar gaz sistemli, gayet dayanıklı sağlam arabalardır ama taksicilikten çıktıysa kullananın vay haline. Öyle ki arabanın yolda giderken kalmadığı yer kalmazdı. O zamanlarda daha mühim harcamalarımız olduğundan idare etmek zorundaydım.

Doğrusu arabalardan, markalardan pek anlamam. Eski taksileri kullanmaktan dolayı bende eser kaldı. En güzel, en sevdiğim araba az petrol yakan, yolda hiç kalmayan sağlam arabalardır. Bir gün bana bir araba lazım oldu. Çocuklar bana Station Wagen, Ford marka gazla çalışan bir araba almışlar. Yine eskiydi ama sağlamdı. Anam.. arabamı öyle sevdim öyle memnun kaldım ki anlatamam, aynı markadan on yılda üç tane eskittim. Ama hiç yollarda kalmadım Elhamdulillah. En son “anne artık kayık gibi kocaman arabalardan vazgeç. Sana çıtı pıtı hanım arabası alalım, gez dolaş” dediler. Onları “kesinlikle iki kapılı olmasın” diye tembihledim. Bana göre iki kapılı arabaya fazla insan bindiremeyeceğimden, bencil arabası hissi veriyordu. Beni dinlediler.

Güya Avustralya da ki erkekler arabalarını hanımlarından çok seviyorlarmış, istatistik öyle diyormuş. Bunu tartışabiliriz. Ama benim tanıdığım beylerin araba dedin mi gözleri parlıyor. Saatlerce arabaların ıcığını cıcığını konuşmaktan hiç bıkmıyorlar. Hele biraz gençlerse teker yakmaktan hoşlanıyorlar. Hususi gençlerin teker yakmaya gittiği yerlerin olduğunu biliyorum. Ama bu işleri bilinçsizce yaptıklarında dumandan zehirlenme tehlikesi atlatanlar da olabiliyor. Dikkatli olmaları lazım, tekeri yakmadan güzel güzel arabayı sürmeleri lazım. Yeni öğrendim, biraz eski model arabalara çok ucuza klasik plaka alıyorlarmış ama az az sürebiliyorlar. Galiba yılda belli bir sürme limiti varmış. Arabasını devamlı silip süpürüp parlattıktan sonra hiç kimseyi arabasına bindirmeye kıyamayan gençler de var. Veya hafta sonları çok sevdiği arabasının bazı vidalarını söküp, silip geri yerine takarak vakit geçirmeyi sevenlerde. Bazı beylerin araba sevgisi akıllara zarar. 

O zamanlarda bir slogan gördüm. “Commodore'a iterek giderim ama Ford’a binmem” diye.

Bir gün Statsman marka bir arabayla Broadmedows’da dondurma yemeye gitmiştik. Arabadan inip dondurmayı alıp gelmek taş çatlasın on dakika sürdü, geldiğimizde kilitli arabamız çalınmıştı. Polisler aradılar bulamadılar. “parçası için çalınmış olabilir” dediler. Allah’tan sigortalıydı da zararımızı telafi ettik. Bence arabayı sigorta yaptırmak lazım. İlk arabamız sigortasız olduğu için çöpe gitti. Maalesef bu ülkede bir kaç sefer araba hırsızlığına maruz kaldık. Bir kaç sefer kapımın önünden çalındı. Alıveriş merkezindeki park yerinden çalındı. Altı dakikada çalınan oldu. Hem çalınmaya karşı hem de Allah korusun kaza olursa diye arabalarımızı sigorta yaptırmaya gayret ediyoruz.

Avustralya’da araba kullanmak kesinlikle bir lüks değil bilakis zaruri bir ihtiyaç. Çevre semtlerde ulaşım araçları çok geç geliyor, hele bazı yerlere hiç uğramıyor. İşiniz gücünüz, çocuğunuz varsa onların ihtiyaçları için araba olmazsa olmaz. Ama güzel olansa ehliyet almak çok kolay. Ben elli yaşını geçmiş bir ablanın azimle ehliyetini alıp sevinçle araba kullandığını biliyorum. Ne güzel şoför okulları hiç bilmeyen birisine A dan Z ye araba kullanmayı öğretiyorlar. Böylece insan ehliyetini kazandığında yollarda özgüvenle arabasını sürüp gidebiliyor. 

Bazı delikanlılarımız sürati deneyebiliyorlar. Allah muhafaza buyursun bilerek yada bilmeyerek hız sınırlarını aşmanın sonuçları çok kötü olabiliyor. Polisler yüksek para cezalarıyla zaten çok düşük gelirleri olan bu tür dikkatsiz şoförlere hiç göz açtırmıyorlar. Tabi trafikte ceza alanlar sadece gençler değil, yollardaki kameraları fark etmeyip kırmızı ışıkta geçenler, alkollüler hem ehliyetlerini kaybediyorlar hem de yüksek miktarda para cezası ödemek zorunda kalıyorlar. 

En iyisi trafik kurallarına uyarak arabayı dikkatli kullanmak lazım değil m!

Pembegül Abla  

Benzer Videolar