Yaz ayları bitmiş olmasına rağmen hava sıcaklıkları 28-35 derece civarlarında devam ediyor. Bu durum çocuklar ve yaşlılar açısından oruç tutmayı biraz zorlaştırıyor ama genelde insanlar havalar sıcak günler uzun diye orucundan vazgeçmiyor. Bu yüzden İslami kolejlerde talebeler bir saat kadar önceden okuldan paydos ediyorlarmış dediler. Yaklaşık otuz yıl önce tuttuğumuz yaz mevsimi oruçları Avustralya’ya geri geldi. Uzun günlerinde etkisiyle aileler çocukların okula gideceğinden, erken yatması gerektiğinden falan fazla davete gidemediler, davette alamadılar. Camilerimizde teravih namazları saat dokuz buçuktan on bire kadar sürdüğü halde katılım çok yüksek Maşaallah. Ayrıca bütün cami ve cemiyetlerimizde hafta sonlarında halka açık iftar sofraları kurulması da çok takdire şayan durumlardan. Gönüllü hanımların hazırladığı lezzetli yemeklerle hep beraber iftar yapmak çok muhteşem. Son yıllarda bu tür iftarlara meraklı Avustralyalılarda rağbet etmeye başladılar.
Oruç tutan dokuz yaşlarında şirin bir kızcağızın ablası anlattı. Hava sıcak olunca sınıfta öğretmeni “iyi görünmüyorsun, istersen orucunu boz” demiş. Sakin duran çocuk öğretmenine dehşetle “no” diye bağırmış. Öğretmeni beklemediği bu tepki karşısında şaşırmış küçük kızı hasta odasına götürmüş, ailesine telefon açmış. “Ayşe çok sinirlendi, biraz rahatsız gibi görünüyor, hasta odasına aldık gelin götürün” demişler. Ablası “kardeşim orucunu bozduracak diye korkmuş öğretmenine bağırmış” dedi. Çocukların oruç merakları ve inatları aileleri biraz zorlar durumda bırakıyor
Çocuklardan sonra oruç tutmakta ısrar eden inatçı ve hasta yaşlıların durumu da gözümden kaçmadı. Bir hanım abla yaşlı hasta babamıza “sen hastasın, ilaçların var oruç tutma, sadakasını veririz” dedik bizi dinlemedi, inat etti. Oruçlu olduğu bir zamanda ilaçlarını almadığı için ‘felç oldu, çok üzgünüz, şimdi onun bakımıyla uğraşıyoruz,’ dedi. Başka bir hanım abla da daha Ramazan ayı yaklaşırken den “annem oruç tutacağım diye ısrar ediyor, nasıl vaz geçireceğiz bilmiyorum” diye hayıflanıyordu. Ramazan ayı başlayınca gülerek haber verdi ki annesi sahura kalkıp oruca başlamış ama her gün oruçlu olduğunu unutup normal yemeğini yiyip haplarını içiyormuş. Annesinin unutmaya başlamasına mı üzülsün yoksa bu yüzden yemek yediğine mi sevinsin şaşırmış durumda. Anam zamane yaşlıları da inatçı, huysuz laf dinlemiyorlar. Allah, bakanlarına kolaylık versin diyorum.
Ofiste çalışan bir hanım işiyle ilgili Ramazan’da çok memnundu. Patronu Ramazan dolayısıyla namaz kılmak isterse diye ona bir oda ayırmış, “istediğinde burada namaz kılabilirsin” demişler. Ayrıca birkaç gün evden çalışma kolaylığı da vermişler, İşvereninin ve iş arkadaşlarının anlayışlı davranmalarından mutlu olmuş. Artık Avustralyalıların çoğu Ramazan ayında saatlerce yemek yemeden oruç tuttuğumuzu biliyorlar. Bazıları sırf bizi anlamak için oruç tutmayı deniyorlar ve “çok zormuş, nasıl başarıyorsunuz” diye soruyorlar, “Allah sabrını veriyor” diyoruz. Onlarda bize kendi inançlarına göre nasıl oruç tuttuklarından mevzu açıyorlar. Böylece farklı din ve inançtan insanlarla barış içinde ibadetlerimizi güzellikle yapabiliyoruz. Herkes dinince dinlensin diyoruz.
Her zaman olduğu gibi seçkin restoranlarımız lezzetli iftar menüleriyle kapılarını halka açtılar. İftar için Greenvale de bir restorana giden gencimiz çok üzülmüş bana haber verdi. Avustralyalı arkadaşlarımla yerimize yerleştik, siparişlerimizi verdik. Yan taraftaki masadaki on kişi ile beraber iftarı bekliyorduk. Tam ezan okunacağında birisi garsona “benim aldığım içeceği iptal edin içmekten vaz geçtim, su içeceğim” dedi. Ardından aynı masadan başka birisi ezan okunmaya başladığı bir anda garsona “benim kebap tabağımı iptal edin sadece çorba içeceğim” diyerek çalışanlara zorlu anlar yaşattılar. Bize sıra geldiğinde garsona teselli için “onların almadığı kebabı ben alabilirim” dedim. Bazı insanlar restoran çalışanlarına köle muamelesi yapabiliyorlar, restoranlarımızda ezan okunur okunmaz aynı anda onlarca insana sıcak yemek servis etmekte zorlu işlerden yani, anlayışlı olmak lazım.
Çalışan bir gencimiz de bana “Oruca başlayınca her sabah içtiğim kahveyi bıraktım, sigarayı durdurdum, saatlerce telefonda gezinmekten vaz geçtim. Birkaç gün sabredip bekledikten sonra bu şeylere ne kadar çok tiryaki olduğumu alışkanlık yaptığını fark ettim. İlk günler biraz baş ağrısı çektim ama dayandım. Daha sonra kafamın daha net daha güzel çalıştığını hissettim, ne güzel vaz geçemem sandığım alışkanlıklarımı oruç sayesinde bırakarak kendime detoks yaptım” dedi. Hasılı velkelam 2025 yılı Ramazan ayımız da hayrıyla ve sevabıyla hayatlarımızdan geçip gidiyor.
Son olarak, yanılmıyorsam Osmanlı padişahlarından Fatih Sultan Mehmet “insanlara namaz kılıyor musun, oruç tutuyor musun gibi Allah’ın soracağı soruları sormayın, karnın aç mı, yemek ister misin, bir ihtiyacın var mı?’’ diye sorun demiş. Ne güzel bir söylem değil mi, insanlara insanca sorular sorup muamele edelim de diyecektim.
Yazar: Pembegül Abla